ZEYTİN YAPRAĞI

20 Temmuz 2020 by Mehmet Akif ERDEM0
19.png

ZEYTİN (OLEA EUROPAEA L.) YAPRAĞININ

 İNSAN SAĞLIĞINA ETKİLERİ

Dr. Mehmet Akif ERDEM (Fitoterapi M.Sc MD)- Prof Dr. Gökalp İŞCAN

  1. GİRİŞ ve AMAÇ

Tıbbi bitkilerin kullanımı, hastalıklarda rahatlama sağlayangeleneksel bir formdur ve birkaç medeniyette beş bin yıllık geçmişe sahiptir. Son 10-15 yılda, bitkisel ilaç alanında büyüme olmuştur ve bu ilaçlar hem doğal kökenli, hem de daha az yan etkilerinden dolayı hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ülkelerde popülerlik kazanmaktadır (Parvez, 2016; Shu, 1998).

Dünya sağlık teşkilatının (World Health Organisation, WHO) 91 ülke üzerinde yaptığı araştırmaya göre tedavi amaçlı kullanılan tıbbi bitkilerin toplam miktarı 20.000 civarındadır. Bunlardan 500 kadarının üretiminin yapıldığı kaydedilmektedir. Ayrıca değişik amaçlarla kullanılan bitkilerin çok azı farmokopelerde (kodeks) kayıtlıdır. Türk kodeksinde kayıtlı bitki sayısı 140 civarındadır. Halbuki halk arasında tıbbi amaçla kullanılan bitki sayısı çok fazladır.( Benli, M., Yiğit, N., 2005).

Antik çağlardan beri kullanılan ve bazı deneyimlerden sonra bulunan gıdalarındayanıklılığını artırma yöntemleri, aynı zamanda antioksidan olarak etkili bitkiselürünlerin kullanımını kapsamaktadır. İlk olarak beslenme maksadıyla kullanılanbitkilerin tedavi edici özelliği daha sonradan keşfedilmiştir. Mısır papirüsleri, kişniş vehintyağının tıbbi, kozmetik ve katkı maddesi olarak kullanıldığı binlerce reçeteden bahsetmektedir. İbrani ve Çin yazmaları bugün çok faydalı olan 2000 bitkiyi detaylıolarak anlatmaktadır. Grek ve Roma İmparatorluklarında, bitkilerin tedavi ediciözellikleri ile ilgili geniş bir süreç bulunmaktadır. 16. yüzyılda aromatik ve şifalıbitkileri sıcak suya koyan İsviçreli botanist Paracelsus, bitkilerin tedavi edici özelliğine önemli bir katkıda bulunmuştur. 19. yüzyılda ise Fransız araştırmacılar, parfüme olan talebin artması ile beraber araştırmalarını bitkiler üzerinde yoğunlaştırarak ekstrakt elde etmek için yeni prosedürler geliştirmişlerdir (Vinatoru, M., 2001).

Bitkiler, fenolik komponentleri mikroorganizma ve güçlü ultraviyole (UV)radyasyonuna karşı bir savunma mekanizması olarak sentezlemektedirler ve güçlüantioksidan özellik göstermektedirler. Antioksidanlar, yağ ihtiva eden gıdalaratatsızlığın ve lipid oksidasyonundan ileri gelen toksik bileşenlerin oluşmasınınönlenmesi için ilave edilmektedir.

Yani oksidasyon reaksiyonları yiyeceklerde yalnızca vitamin ve tat kaybına neden olmazlar, aynı zamanda serbest radikaller gibioksitleyen ürünler oluşturmaktadırlar ve bu radikaller istenmeyen kimyasalreaksiyonları başlatmaktadırlar. Bu oto-oksidasyon reaksiyonlarını önlemek için veyabunlardan kaçınmak için, antioksidanlar uzun yıllardır kullanılmaktadır. Ayrıca, kalpve damar rahatsızlıkları, kanser, yaş ve bağışıklık sistemi ile ilgili rahatsızlıklar gibibelirli hastalıkların asıl sebebinin serbest radikaller olduğu bilinmektedir. Doğalantioksidan maddeler bu serbest radikallerin zararlı etkilerini yok ederek kronikrahatsızlıklara karşı da potansiyel faydalar sağlamaktadır.

Zeytin ağacı yapraklarında bulunan başlıca polifenolik bileşen olan “oleuropein”, çoğuaraştırmacılar tarafından zeytin yaprağının tedavi edici özelliğinden sorumlu anakomponent olarak kabul edilmektedir.Oleuropein, doğal antioksidan özelliğinden dolayı birçok medikal müdahalede de kullanılmaktadır. Antioksidatif özelliğine ilave olarak virüs, bakteri, maya, mantar, küf ve diğer parazitlere karşı antimikrobiyal etkiye de sahiptir.

Zeytin ağacı, sadece meyvesi ile değil; yağı, dalı, kökü ve yaprağı ile de çok değerlidir. Hatta son zamanlarda yapılan çalışmalar zeytin yaprağının biyoaktif bileşenlerce, zeytin yağı ve meyvesi ile kıyaslanacak seviyede zengin olduğunu göstermektedir. Hasat edilen zeytinin toplam ağırlığının % 10’unu kapsayan zeytin yaprağı, değerlendirilmediği takdirde zirai bir atık olarak kalmaktadır. Bu yan ürünün ekonomik ve farmakolojik önemi göz önünde tutularak içeriğindeki değerli maddelerin daha verimli bir şekilde elde edilebilmesi için uygun ekstraksiyon metodları teşhis edilmelidir.

Fitoterapide  kullanım alanları, etkileri,standardize edilmiş  uygun preparatları, pozolojisi daha fazla çalışma ve tecrübe oluşturularak yaygınlaştırılmalı ve sağlık hizmetine daha aktif ve etkin bir şekilde sunulmalıdır.

Bu derleme çalışmasında zeytin yaprağı ve özgün olarak da oleurupein ile ilgili yapılan çalışmalar ve bilgiler bir araya getirmek amaçlanmaktadır.

 

2.OLEA EUROPAEA L.

2.1. Botanik Özellikleri

10–15 m boyunda, geniş taçlı, gövdesi çoğunlukla boğumlu, dalları dikensiz ağaç veya 2–5 m boyunda,dalları sık ve dikenli olan çalı; yapraklar hemen hemen sapsız, tepelerde koyu yeşil ve tüysüz, alt kısımlarda gümüşümsü gri renktedir.

Zeytin ağacı her mevsimde yeşil yapraklıdır. Dökülen yaprağın yerine yeni yapraklar çıktığından, zeytin ağaçları daima yeşil görünümdedir. Genç ağaçlarda yapraklar daha küçük ve koyu yeşil renktedir. Yaprakların üst kısmı açık yeşil renkte, alt kısımları ise mat yeşil renktedir. Yaprak boyutları ve yaprak şekli zeytinin çeşitlerine göre değişmektedir. Yapraklar sapsız, 8-86 x 4-24 mm boyundadır.Bitki Mayıs ayında çiçeklenir. Çiçekleri beyaz renkli, hoş kokulu ve 3-4 mm boyundadır. Hastalık, aşırı sıcak veya soğuk gibi durumların olmadığı dönemlerde yapraklar, yaklaşık olarak 18-30 ay yaşamaktadır.Türkiye florasında bir Olea türü ve bu türün iki varyetesi kayıtlıdır.Bunlar; Olea europaea L. var. europaea Zhukovsky (Aşılı zeytin) ve Olea europaeae L. var. sylvestris (Miller) Lehr.(Delice, Erkek zeytin, Yabani zeytin) (Baytop T. 1996,Kartal M, Yüzbaşıoğlu M., 2011).

Görsel 2. Olea europaea L. yaprakları

 

 

2.2.Türkiye ve Dünyada Yayılışı

Oleacea familyasının bir üyesi olan zeytinin (Olea europaea L.) anavatanı, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni de içine alan Yukarı Mezopotamya ve Güney Ön Asya’dır. Günümüzde 20. yüzyılın bitkisi olarak gösterilen ve yüzyıllardır önemini yitirmemiş olan zeytin bitkisinin anavatanı Mardin, Hatay, Suriye, Filistin ve Kıbrıs adasını içerisine alan bölge kabul edilmektedir(Görsel 3.).

Görsel 3. Zeytinin Dünyada yayılışı

 

2.3. Endüstriyel Uygulamalar

Bitkisel preparatlar, kurutulmuş veya toz haline getirilmiş kurutulmuş yapraklardan elde edilir.Zeytin yaprağı ekstresi zeytin ağacının yapraklarından elde edilir. Preparatlar; taze veya kuru yapraklardan çay.kurutulmuş yapraklardan elde edilen toz. %96 lık ethanol ile extracte edilmiş preparat,spray dry yöntemi ile elde edilmiş ürün olarak tek veya karışım ürünler olarak hazırlanmaktadır.Zeytin yaprağı kuru ekstresi Avrupa Farmakopesi monografında (“Oleae folii extractum siccum” 04/2009: 2313 Avrupa Farmakopesi.) • Bitkisel maddeler ve / veya bitkisel preparatların kombinasyonları; geleneksel kombinasyonlu tıbbi ürünlerin bileşimi olarak vitaminler ve / veya mineraller uygun olan yerlerde değerlendirilir(Assessment report on Olea europaea L., folium EMA/HMPC/359236/2016).

 

2.4. Zeytin Yaprağı Ürünlerinin Avrupa Birliği Ülkelerindeki Durumu

Bazı Avrupa ülkelerinde zeytin yaprağı geleneksel bitkisel tıbbi ürün olarak 1980 lerden beri kullanılmakta ve pazarda zeytin yaprağı ürünleri yeralmaktadır. Geleneksel kullanım endikasyonları ,farmasötik formları ve pozolojileri ile ilgili çok ayrıntılı olmayan bir genel bakış aşağıdaki tabloda yer almaktadır.Tablo 1.(Assessment report on Olea europaea L., foliumEMA/HMPC/359236/2016).

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tablo 1.Bazı AB ülkelerinde zeytin yaprağı preparatlarının kullanım ve statüsü

Aktif Madde

 

Endikasyon Farmasötik form Statü düzenlemesi
Olive leaf extract (1:0.71-0.86), extraction solvent: ethanol 96% V/V Geleneksel olarak kardiyovasküler sistemi desteklemek için kullanılır

 

Oral kullanım için sıvı ve kaplanmış tablet Yetişkinlerde posoloji: 30‒50 damla, günde 3 kez (veya günde 2 kez 45‒75 damla) 100 g (= 98 ml) sıvı 18.2 g özü içerir, 1 g = 28 damla Günlük doz: Her biri 2‒3 tek doz halinde 14 mg kuru ekstrakt içeren 3-5 kaplamalı tablet

 

Almanya 1976 2011*e kadar
Oral kullanım için toz veya kesilmiş yapraklar

 

Geleneksel olarak suyun renal atılımını arttırmak(diüretik) ve kardiyovasküler sistemi desteklemek için kullanılır.

 

Erişkinde oral kullanım: günde 3 kez (210‒400 mg) İspanya 1986 dan beri
Kurutulmuş zeytin yaprağı tozu Geleneksel olarak idrar ve sindirim eliminasyon fonksiyonunu teşvik etmek için kullanılır

 

Yetişkinlerde oral kullanım için sert kapsüller (her biri 275 mg toz içerir): günde 3‒5 kez

 

Fransa 1980’den beri

*Zeytin yaprağı ekstresi (1: 0.71-0.86), ekstraksiyon çözücüsü: etanol% 96 ​​V / V için pazarlama izni, Bölüm 109a’ya göre Bölüm 105 Alman Tıbbi Ürünler Yasası ile bağlantılı idi ve 04/2011 tarihine kadar geçerli idi.

 

 

 

  1. OLEUROPEİN

Zeytin yaprağı; önemli antioksidan potansiyele sahip fenolik maddelerce zengin olup, bu fenolik bileşenlerin başlıcası oleuropeindir (Şekil 3.1).

Oleuropein, glukozit yapıda bir polisakkarittir ve meyvenin ham olduğu dönemde çok fazla düzeyde bulunur iken, olgunlaştıkça düzeyi azalmaktadır. Zeytin yapraklarındaki oleuropein ve diğer fenolik bileşenlerin miktarı zeytin ve zeytinyağına oranla çok daha fazladır. Dolayısıyla zeytin yaprağının biyoaktivitesi diğer zeytin ürünlerine göreçok daha fazladır.

Örneğin; zeytinyağındaki oleuropein oranı %0,005-0,12 arasında iken, zeytin yapraklarında bu oran %1-14 arasındadır. Yine zeytin yapraklarındaki polifenollerin ve flavonoitlerin total içeriği 100 g’da 2,058 mg gallik asit eş değeri ve 858 mg kateşin eş değeri olarak bulunmuştur ki bu miktar siyah üzüm ile aynı değerdedir(Makris DP, Boskou G, Andrikopoulos NK.2007).

Şekil 3.1. Oleuropein

 

Oleuropeinin büyük boyutu ve düzlemsel yapısı nedeni ile bağırsaklardan emiliminin yetersiz olduğu bildirilmektedir(Armutcu F, Akyol S, Hasgül R, Yiğitoğlu MR., 2011).Oleuropein; bağırsaklarda ß-glukozidaz ve esteraz enzimleri ile oleuropein aglikon ve glukoza sonra da hidroksitirozol ve elenolik asite hidrolize olmaktadır(Mourtzinos I, Salta F, Yannakopoulou K,Chiou A, Karathanos VT.2007). Böylece sindirim sisteminde parçalandıktan sonra emilim sağlanabilmektedir. Bağırsaklarda oleuropeinin tamamen hidroksitirozole ve diğer alt ürünlere metabolize olduğu, insan plazması ve dışkısında bulunmadığı bildirilmiştir(Edgecombe SC, Stretch GL, Hayball PJ.92000).Hidroksitirozolün(Şekil 3.2) insan vücudunda hızlı bir şekilde emildiği ve hızlı bir şekilde vücuttan atıldığı, ayrıca doğal bileşen olarak bulunduğu besinlerin alımı ile biyolojik yararının daha yüksek olduğu da rapor edilmiştir(Bai C, Yan X, Takenaka M, Sekiya S, Nagata T.19881).Ancak bazı çalışmalarda oleuropein için, bir glukozid olduğundan bağırsak epitel hücrelerinden sodyum bağımlı glukoz transporter benzeri birtaşıma ile emilebildiği söylenmiştir.

Şekil3.2. Hidroksitirosol

Zeytin meyvesi olgunlaştıkça oleuropein miktarı azalmaktadır ancak serbest komponenti hidroksitirozol miktarı artmaktadır (Basmacıoğlu-Malayoğlu ve Aktaş,2011). Meyve tamamen olgunlaĢıp siyaha döndüğünde oleuropein miktarı azalırken bunun yerine dimetiloleuropein, elenolik asit ve oleuropein glukosilat türevleri artar. SiyahlaĢma bittiğinde ise oleuropein yerine dimetiloleuropein ana bileşen olmaktadır(Omar, 2010).

Oleuropein miktarı ayrıca hasat zamanına, yıllara, zeytin ağacının yetiştiği bölgeye, ağacın cinsine ve yaprağın özelliklerine göre farklılık göstermektedir. Ayrıca ekstre işleminde kullanılan metot, parçalama, kurutma, sıcaklık ve organik çözücü gibi değişkenlerde oleuropein miktarını değiştirmektedir (Bayrak ve ark, 2010; Tsimidou ve Papoti, 2010).Oleuropeinin antioksidan etkisine bakıldığında; serbest radikalleri inhibe etmesi,bakır (Cu) ve demir (Fe) gibi iyonlarla bağ kurmasıyla lipoksigenez enzimi gibiinflamatuar enzimlerin etkinliğini azaltmasına dayanmaktadır ( Omar, 2010).

 

4.GELENEKSEL KULLANIMI

Yaprakları, %5’lik infüzyon halinde dahilen iştah açıcı, idrar söktürücü, kabız ve ateş düşürücü olarak kullanılmaktadır. Şeker hastalığına karşı da kullanılmaktadır.Haricen ise iltihaplı yaraların temizlenmesi ve pansumanında kullanılır (Baytop T.1999).

Zeytin yaprağı çayının Ortadoğu kültüründe öksürük, boğaz ağrısı, ateş, sistit gibi rahatsızlıklarda yüzlerce yıldır kullanıldığına dair kanıtlar bulunmaktadır. Bununla beraber yaprağın lapası da yanık, kaşıntı ve şişlik gibi deri problemlerinde kullanılmıştır(HANSEN, M., VERITY, A.,2010).

Zeytin yaprağının ilk kullanımının, medikal amaçlı olarak Mısırlılarda başladığıbilinmektedir. Zeytin yaprağı onların kültüründe gücün simgesiydi. Yapraktan ekstrakte ettikleri yağı, krallarını mumyalama törenlerinde kullanırlardı. Zeytin yaprağı, diğer kültürlerde de beslenme ve tıbbi sebeplerle kullanılmıştır. Özellikle Akdeniz kültürlerinde enfeksiyon, soğuk algınlığı ve acı gibi çeşitli sağlık durumlarında zeytin yaprağı kullanılmıştır. 19. Yüzyılın ortalarında zeytin yaprağından yapılan çay sıtmaya karşı kininden bile daha etkili bir çare olmuştur. Bu çay İngiltere’ de son derece popüler hale gelmiştir. Denizcilerin tropik kolonilerden dönerken beraberlerinde getirdikleri hastalıkları tedavi etmiştir (RITCHASON, J1999. Günümüzde ise pek çok marka zeytin yaprağı içerikli bitkisel ilaç piyasada hazır preparatlar olarak ya da tabletler halinde diyabette,hipertansiyonda, kardiyovasküler rahatsızlıklarda, gripte, üriner sistem rahatsızlıklarında, kronik halsizlikte, hastaların nekahat döneminde, kötü huylu kolestrolün düşürülmesinde, dejeneratif eklem rahatsızlıkları, bursit (eklem bölgelerinde ağrılı şişlikler), sinüzit, vücudun doğal bağışıklık sisteminin desteklenmesinde kullanılmaktadır. Kozmetikte ise, zeytin yaprağı ekstraktı içeren ürünler antioksidan etkileriyle cilt bakımında kullanılmaktadır. “Antiaging” kürlerinin hemen hepsinde yer almaktadır. Zeytin yaprağı ekstraktından yapılan ilaçlar yalnız insan sağlığı için değil, hayvan sağlığında da kullanılmaya başlanmıştır. Evcil hayvanların hazır mamalarında ve bitkisel ilaçlarında hem doğal antibiyotik hem de antiparazitik etkisi sebebiyle kullanılmaktadır. Yapılan son deneysel ve teorik çalışmalar, zeytin yaprağı ekstraktının ev sahibi hücrelere HIV virüsü girişini kaptarak anti-HIV aktiviteye sahip olduğunu göstermiştir. Saydığımız tüm bu durumlar zeytin yapraklarının mevcut diğer biyolojik aktif maddelerinin yanında sahip olduğu fenolik bileşenlerine atfedilmektedir (ALTIOK, E., BAYÇIN, D., BAYRAKTAR, O., ÜLKÜ, S., 2008,).

  1. ZEYTİN YAPRAĞININ İNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Günümüzde de zeytin yaprağının sağlık açısından faydalarını gösteren birçok bilimsel çalışma mevcuttur.Zeytin yaprağının bileşiminde birçok fenolik bileşen bulunmaktadır. Zeytin yaprağının ekstraktlarında tanımlanan en bilinen fenolik bileşikler; oleuropein, hidroksitirozol, verbaskozid, apigenin 7-glukozid ve luteloin 7-glukozidtir( Benavente-García O, Castillo J, Lorente J, Ortuño A, Del Rio JA.2000).

Bu fenolik bileşenler dünya çapında bilim insanlarının ilgisini uyandırmakta, hayvan ve insan deneyleri üzerinde sağlık açısından yararları rapor edilmektedir. Bu sağlık yararı çalışmaları genellikle antioksidan, antihipertansif, hipoglisemik, hipokolesterolemik, kardiyoprotektif, antiinflamatuar, antiviral-antimikrobiyal etki üzerine yoğunlaşmıştır.

Fenolik bileşenler bitki metabolizmasının sekonder ürünleridir. Bu bileşenler, bitkilerde pato-jen atak ve böcek saldırıları sırasında üretilmekte ve bitkiyi zararlı etkenlere karşı korumaktadır.Zeytin yaprağında tanımlanan 5 grup fenolik bileşen bulunmaktadır.

Bunlar:

  1. Oleuropeosidler (oleuropein ve verbaskozid)
  2. Flavonlar (luteolin-7-glukozid, apigenin-7-glukozid, diosmetin-7-glukozid, luteolin ve diosmetin)
  3. Flavonoller (rutin)
  4. Flavan-3-oller (kateşin)
  5. İkame fenoller (tirozol, hidroksitirozol, vanilin, vanillik asit, kaffeik asit)

( Benavente-García O, Castillo J, Lorente J, Ortuño A, Del Rio JA.2000).

 

5.1. Antioksidan Etki

Zeytin yaprağında bulunan oleuropein, oleuropein metaboliti olan hidroksitirozolün ve diğer fenolik bileşenlerin antioksidan etkiye sahip olduğu birçok araştırmacı tarafından bilinmektedir.Yapılan  bir çalışmada, zeytin yapraklarından elde edilen oleuropeinin oksidatif hasar, enzimatik ve nonenzimatik antioksidan bileşikler üzerine etkileri alloksan verilmiş diyabetik

tavşanlarda araştırılmış ve oleuropeinin diyabet ile gelişen hiperglisemi ve oksidatif hasarı inhibe etme özelliği olduğunu ve oksidatif stres ile ilişkili komplikasyoların önlenmesinde yararlı olabileceğini göstermiştir( Al-Azzawie HF, Alhamdani MS.2006).

Yine bir başka çalışmada hidroksitirozol ve oleuropeinin DNA ve lipit oksidasyonu üzerinde doğal ve sentetik antioksidanlardan daha fazla antioksidan etki gösterdiği belirtilmiştir( Reddy KJ, Jayathilakan K, Pandey MC.2015).

Yine bir çalışmada zeytin yapraklarından hazırlanan çayın 1,1-difenil-2-pikril-hidrazil ve hidrojen peroksit radikallerine karşı antioksidan özellik gösterdiği bildirilmiştir( Büyükbalci A, El SN.2008).

2011 yılında yapılan bir başka çalışmada ise Balıkesir-Edremit yöresinden toplanan zeytin yapraklarının pankreas beta hücreleri üzerinde etkisi araştırılmış ve beta hücrelerindeki hidrojen peroksit (H2O2) toksisitesini azalttığı saptanmıştır. Ayrıca bu çalışmada, zeytin yaprağı ekstresi ile sadece oleuropein etkisi karşılaştırılmış ve zeytin yaprağı ekstresinin daha fazla antioksidan etkiye sahip olduğu bulunmuştur( Cumaoğlu A, Rackova L, Stefek M, Kartal M,2011).

 

5.2. Antihiperglisemik Etki

Zeytin yaprağındaki polifenollerin hipoglisemik etki gösterdiği günümüzde bazı araştırmalarla gösterilmiştir. Bu hipoglisemik etki özellikle oleuropein bileşenine atfedilmektedir.

Oleuropein ve diğer fenolik bileşenlerin kan şekerini nasıl düşürdüğünü açıklayan iki temel teori mevcuttur. Bunlardan birincisi, bu fenolik bileşenlerin glukoza bağımlı insülin sekresyonunu artırdığı görüşüdür. İkincisi ise bu fenolik bileşenlerin periferal glukoz “uptake”ini artırdığı görüşüdür. İnsülin sekresyonunun kısmi veya mutlak eksikliği durumunda hiperglisemi, ketoasidoz ve hipertriaçilgliserolemi gibi metabolik anomaliler meydana gelmektedir. Bunun nedeni, anormal metabolizma sonucu hepatik glukoz üretiminin artması ve dokulardan glukoz alımının azalmasıdır.

Bu durumda vücutta farklı enerji kaynaklarına başvurulacak, artan lipoliz ile birlikte oksidatif stres şiddetlenecektir. Ayrıca, kontrol altına alınamayan bu anormal metabolizma, ilerleyen zamanlarda mikrovasküler problemlerin de oluşmasına zemin hazırlayabilmektedir.

Bazı çalışmalarda, zeytin yaprağının hipoglisemik etkisi oleuropeinin antioksidan ka-pasitesine bağlanmaktadır.

Bir çalışmada diyabetik ratlarda 16 mg/kg ve 8 mg/kg oleuropeinin ve hidroksitirozolün hipoglisemik etkisi araştırılmış ve kan glukozu seviyesi anlamlı ölçüde daha düşük bulunmuştur. Ayrıca, oleuropein ve hidroksitirozolün 16 mg/kg düzeyinde alındığı grupta hipolisemik etki 8 mg/kg düzeyinde alınan gruba göre daha etkili bulunmuştur. Üstelik bu ça-lışma, oleuropein ve hidroksitirozol verilen grupta kontrol grubuna göre daha fazla hepatik glukozkonsantrasyonu olduğunu da göstermiştir( Jemai H, El Feki A, Sayadi S.2009).

Diyabetik ratlar üzerinde yapılan bir çalışmada ise ,luteolin ve oleanolik asidin postprandiyal kan glukozunun artmasını önlediği belirlenmiştir( Komaki E, Yamaguchi S, Maru I, Kinoshita M,Kakehi K, Ohta Y,2009).

Yeni Zelanda’da orta yaşlı aşırı kilolu 46 katılımcı üzerinde yapılan 12 haftalık bir çalışmada, zeytin yaprağı ekstresinin insülin sensitivitesini %15 oranında artırdığı ve pankreatik ß hücrelerinin yanıtını %28 oranında artırdığı gösterilmiştir.Bu çalışmada ayrıca; inflamatuar sitokinler, lipitprofili, vücut kompozisyonu, ambulatuar kan basıncı, karotid intima-mediya kalınlığına ve karaciğer fonksiyonlarına bakılmış ve anlamlı herhangi bir etki de gözlenmemiştir( de Bock M, Derraik JG, Brennan CM, Biggs JB, Morgan PE, Hodgkinson SC,2013).

Eidi ve ark. tarafından yapılan bir çalışmada,14 gün boyunca intragastrik gavaj yöntemiyle günlük 0,1, 0,25 ve 0,5 g/kg düzeyinde zeytin yaprağı ekstresi verilen diyabetik ratlar ile yine aynı dozlarda ekstre verilen normal ratların karşılaştırıldığı bir çalışmada, diyabetik rat grubunda günlük 0,5 mg/kg zeytin yaprağı ekstresiyle serum glukoz, kolesterol, trigliserid, üre, ürik asit, kreatinin, aspartat aminotransferaz ve alanin aminotransferaz seviyeleri anlamlı ölçüde azalmış, fakat bu seviyeler diyabetik olmayan ratlarda değişmemiştir. Ayrıca, zeytin yaprağı ekstresi ile bir antidiyabetik ilaç olan glibenklamid karşılaştırılmış ve 0,5 g/kg zeytin yaprağı ekstresinin, 600 μg/kg dozundaki glibenklamid göre daha efektif olduğu bulunmuştur( Eidi A, Eidi M, Darzi R.2009).

2013 yılında yapılan bir çalışmada ise diyabetik ratlara oral olarak 100 mg/kg köri ağacı yap-rağı ve 200 mg/kg zeytin yaprağı ekstresi verilmiş ve bu ratlarda serum glukoz, kolesterol ve trigliserid düzeyleri anlamlı ölçüde azalmıştır. Ayrıca, bu ekstre antidiyabetik bir ilaç olan metformin ile karşılaştırılmış, metformin serum glukoz seviyesini %62,7 oranında düşürür iken bu ekstre serum glukoz seviyesini %55,6-64,6 oranında düşürmüştür( El-Amin M, Virk P, Elobeid MA, Almarhoon ZM, Hassan ZK, Omer SA,2013).

Özellikle bu çalışmalarTip II Diabet hastalığı için çok önemlidir. Temelde insülin eksikliği değil insülin direncine bağlı olan bu hastalık zeytin yaprağı ekstresi ile önemli ölçüde kontrol edilebilir anlamı çoğaltılan çalışmalar ile belki daha net ifade edilebilecektir.

 

5.3. Antihiperlipidemik Etki

Günümüzde artık zeytinyağındaki ve zeytin yaprağındaki fenolik bileşiklerin kardiyovasküler hastalık insidansını genel kabul gören bir durumdur.

Bir çok yayında, zeytin yapraklarında bulunan fenolik bileşenlerin,vücuttaki serbest radikallerin zararlı etkisini minimize eden antioksidanlar olarak kardiyovasküler hastalıklardan koruduğu belirtilmektedir.Bu etkinin sebebi olarak; fosfolipaz C aktivasyonu, araşidonik asit metabolizması ve hidrojen peroksidin seviyesinin azalması gösterilmektedir.

Zeytin yaprağında bulunan polifenollerin lipit profili üzerine olumlu etkileri yapılan çalışmalarla desteklenmektedir.

Somova ve ark.nın yaptığı bir çalışmada, Yunanistan’da ve Cape Town’da yetişen zeytin ağa-cından ve Wild African cinsi zeytin ağacından elde edilen üç farklı zeytin yaprağı ekstrelerinin antioksidan, hipoglisemik, aterosklerotik, antihipertansif etkileri insülin direnci olan hipertansif ratlar üzerinde araştırılmıştır. Üç farklı zeytin ağacı türünden elde edilen bu zeytin yaprağı ekstreleri Sprague Dawley cinsi ratlara 60 mg/kg/gün dozunda intraperitoneal yolla 6 hafta boyunca verilmiştir. İnsülin direnci olan ratların total kolesterol oranında %108 artış olduğu, düşük yoğunluklu hipoprotein [low density lipoprotein (LDL)] kolesterolde 4 kattan fazla artış olduğu ve erken ateroskleroz geliştirme eğilimi olduğu gözlenmiştir. Zeytin yaprağı ekstreleri ile tedaviden 6 hafta sonra, bu düzeylerin neredeyse tamamen normale döndüğü bildirilmiştir( Somova LI, Shode FO, Ramnanan P, Nadar A.2003).

Yüksek kolesterol içeren diyetle beslenen ratlarda, aterojenik lipit profilinin izlendiği başka bir çalışmada, tüm gruplara oral olarak 50-100 mg/kg/gün düzeyinde zeytin yaprağı ekstresi verilmiştir.Pozitif kontrol olarak günlük 20 mg/kg düzeyinde atorvastatin verilmiştir. 8 hafta sonra zeytin yaprağı ekstresi verilen ratların serum lipit profiline bakılmış ve total kolesterol ile LDL kolesterol seviyesi anlamlı ölçüde düşük bulunmuştur. Sonuç olarak, zeytin yaprağı ekstresinin aterosklerozda olumlu etkilerinin olabileceği belirtilmiştir( Olmez E, Vural K, Gok S, Ozturk Z, KayalarH, Ayhan S,2015).

 

5.4. Antihipertansif Etki

Hipertansiyon; miyokard infarktüsü ve inme gibi kardiyovasküler olaylar için en güçlü risk faktörlerinden biridir. Her ne kadar antihipertansif bir diyetle kardiyovasküler hastalık riski azaltılsa da bugün çoğu hipertansiyon hastası normal kan basıncı düzeylerini yakalamak için antihipertansif ilaç kullanmaktadır.

Canlılarda (in vivo) yapılmış olan çalışmalar zeytin yaprağının kan basıncını düşürme özelliğini doğrulamaktadır. Bazı araştırmalarda, özel olarak hazırlanmış olan zeytin yaprağıekstraktı, hayvanlara ağız yolu ile verildiğinde kan basıncını düşürücü bir etki gösterdiği gözlenmiştir ( BRAUN, L., COHEN, M., 2007).

Sekiz hafta boyunca çift-kör, randomize kontrollü bir çalışmada, evre-1 hipertansiyonu olan hastalarda iki kez 500 mg/gün zeytin yaprağı ekstresitedavisinin sistolik ve diyastolik kan basıncı üzerinde, iki kez 12,5-25 mg/gün kaptoril tedavisinebenzer şekilde tansiyon düşürücü özellik gösterdiğibelirtilmiştir. Aynı zamanda, bu ekstrenin lipit profili üzerine de olumlu etki gösterdiği vurgulanmıştır( Susalit E, Agus N, Effendi I,2011).

Hipertansiyonu olan gönüllü hastalar üzerinde yapılan bir çalışmada, 1.600 mg oleuropein alımının sistolik ve diyastolik kan basıncını azalttığı aynı zamanda nitrik oksit (NO) düzeyini artırdığı gösterilmiştir( Cabrera-Vique C, Navarro-Alarcón M, Rodríguez Martínez C, Fonollá-Joya J.2015).

Hipertansiyon çeşitlerinin bir çoğunda, artmış kan basıncı ile birlikte endotel bağımlı gev-şemede bir azalma oluşmaktadır. Nitrik oksit sentezinin nitrik oksit inhibitörleriyle baskılanması sonucunda damar daralması gerçekleştiği ve sonuç olarak kan basıncının arttığı belirtilmiştir( Rodriguez-Rodriguez R, Herrera MD, de Sotomayor MA, Ruiz-Gutierrez V.., 2009).

Yapılan başka bir çalışmada, Tip II diyabetli ve renal hipertansiyonu olan ratlarda oleuropeinin 20 mg/kg, 40 mg/kg ve 60mg/kg/gün düzeylerinde alımının kan basıncını düşürdüğü belirtilmiştir( Nekooeian AA, Khalili A, Khosravi MB.2014).

Oleuropeinin kan basıncını nasıl düşürdüğü konusunda kesin bir bilgi yoktur. Ancak çalışmalar bunu; anjiyotensin dönüştürücü enzimi baskılayarak ve radikal temizleyici etki göstererek, endotel fonksiyonu restore ederek, kalsiyum kanalların aktivitesini bloke ederek ve vazodilatör etki göstererek gerçekleştirdiğini söylemektedir( Hansen K, Adsersen A, Christensen SB, Jensen SR, Nyman U, Smitt UW.1996).

 

5.5. Kardiyoprotektif Etki

Zeytin yaprağındaki aktif bileşiklerin literatürde tanımlanan hipokolesterolemik ve antihipertansif etkisinin yanında, diğer kardiyoprotektif etkilere de sahip olduğu rapor edilmektedir.

Bu yararlı etkinin sebebi genel olarak zeytin yaprağındaki polifenolik bileşiklerin oksidatif stres ve doku inflamasyonu üzerine olumlu etkilerine bağlanmaktadır( Efentakis P, Iliodromitis EK, Mikros E, Papachristodoulou A, Dagres N, Skaltsounis AL,2015).

Visioli ve Galli, Oleuropein’in anti-aterojenik aktivite gösterdiğini bildirmiştir ( Visioli ve Galli,2001).

2003 yılında Carluccio MA ve ark. oleuropeinin, uyarılmış endotele monositoid hücre yapışmasını ve ayrıca vasküler hücre yapışma molekülü-1 (VCAM-1) mRNA ve proteini azalttığını bildirmiştir. İskemik kalplerdeki yeniden akıma, oksitlenmiş glutatyonun derhal salınması eşlik etti; oleuropein ile tedavi edilen iskemik kalplerde bu salım önemli ölçüde azalmıştır ve ateroskleroz patogenezinde anahtar bir faktör olarak kabul edilen membran lipit peroksidasyonunun önlenmesi eşlik etmiştir( Carluccio MA, Siculella L, Ancora MA, Massaro M, Scoditti E, Storelli C, Visioli F, Distante A, De Caterina R,2003).

Janahmadi ve ark.nın, ratlarda oleuropeinin kardiyoprotektif etkisini değerlendirdikleri bir çalışmada, oleuropein ön tedavisinin miyokard infaktüsüne karşı koruyucu olduğu ve miyokard infarktüsüne bağlı olarak gelişen kalp yetersizliği gelişimini önlediği belirtilmiştir. Serum kreatinkinaz-MB, troponin I ve laktat dehidrojenaz düzeylerinin ve kardiyak fonksiyonların düzelmesinin sebebi kardiyak hasar ve infarktüs boyutununazalması olabilir denilmiştir( Janahmadi Z, Nekooeian AA, Moaref AR,2015).

 

5.6. Anti-İnflamatuar Etki

İnflamasyon, canlı dokuların zedelenmelere karşı gösterdiği bir reaksiyondur. İnflamasyon protektif bir yanıttır ve temel amacı, organizmayı hem hücre zedelenmesinin asıl sorumlusu olan toksinlerden korumak hem de zedelenme sonucunda ortaya çıkan nekrotik hücre ve doku artıklarından temizlemektir.

İnflamasyon normal bir fizyolojik yanıttır, ancak devam etmesi durumunda dokularda ciddi hasarlar oluşturabilmektedir. Günümüzde nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar inflamasyon tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır, ancak bu ilaçların da ülser gibi bazı gastrointestinal problemlere sebep olduğu bildirilmektedir.

Bir çalışmada, oleuropeinin metaboliti olan hidroksitirozolün proinflamatuar sitokinleri, siklooksijenaz-2 (COX-2) ve indüklenebilir nitrik oksit sentaz (iNOS) ekspresyonunu doza bağımlı bir şekilde baskıladığı gösterilmiş ve hidroksitirozolün güçlü bir antiinflamatuar etki oluşturduğu bildirilmiştir( Zhang X, Cao J, Zhong L.2009).

Giner ve ark. tarafından, oleuropeinin kronik kolit hastaları üzerindeki etkisi değerlendirmek için dekstran sodyum sülfat ile indüklenen kronik kolitli farelerde, 56 gün boyunca 500 mg/kg oleuropein alımının etkileri değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda, selüler infiltrasyonda ve hasarlı bölgeye inflamatuar hücre takviyesinde bir azalma gözlenmiştir. Ayrıca, oleuropein desteği alan grupta IL-8, IL-1ß gibi inflamatuar sitokinlerin salınımı önemli ölçüde azalmıştır. IL-6 inflamatuar bağırsak hastalıklarında akut ve kronik inflamasyonda serum düzeyleri artan bir pro-inflamatuar sitokindir. IL-1β’nın artmış seviyeleri ise hastalığın aktivitesi ve aktif lezyon ile alakalıdır. Bu çalışma,oleuropein alımının sodyum sülfat ile indüklenen kronik kolit semptomlarını iyileştirmede efektif olduğunu belirtmektedir( Giner E, Recio MC, Ríos JL, Giner RM.2013).

5.7. Antimikrobiyal Etki

Zeytin yaprağı ekstraktının türlü bakteri, virüs, maya ve mantara karşı antimikrobiyal etkisi bulunmaktadır. Bronşit ve bademcik iltihabı gibi yaygın bakteriyel enfeksiyonlar, kadınların vajinal bölgelerinde oluşan mantar enfeksiyonları ve uçuk gibi virütik enfeksiyonların tedavisinde zeytin yaprağı ekstraktı kullanılmaktadır.

Zeytin yaprağı ekstraktı içerisindeki komponentler patojenlerle savaşmak ve onları yok etmek dışında vücudun bağışıklık sisteminin bu mikroplara karşı daha etkili olmasını da sağlamaktadır.

Zeytin yaprağındaki biyoaktif bileşenlerin bakteri ve mantar gelişimini geciktirdiği ve/veya önlediği yönünde gerçekleştirilmiş olan araştırmalar bu bileşenlerin gıda katkı maddesi ve haşere ile mücadelede kullanılabileceğini göstermektedir( SOUSA, A., FERREIRA, I. C. F. R., CALHELHA, R., ANDRADE, P. B.,VALENTÃO, P., SEABRA, R., ESTEVINHO, L., BENTO, A., PEREIRA, J.2006).

Oleuropein ve hidroksitirozolün Staphylococcus aureus, Moraxella catarrhalis, Haemophilus influenzae, Salmonella typhi, Vibrio parahaemolyticus, Vibrio cholerae, Vibrio alginolyticus üzerinde inhibisyon etkisinin olduğu belirtilmiştir.( Bisignano G, Tomaino A, Lo Cascio R, Crisafi G, Uccella N, Saija A.1999) Oleuropeinin bu etkisinin, yapısında bulunan ortodifenol grubundan kaynaklanabileceği ileri sürülmektedir. Genel olarak bu bileşikler antimikrobiyal aktivitelerini hücre membranlarında hasarlar oluşturarak veya hücre peptidoglikanlarını parçalayarak; protein,inorganik fosfat, potasyum veya glutamat gibi sitoplazma bileşenlerinin sızmasına sebep olarak gerçekleştirmektedirler( Sousa A, Ferreira IC, Calhelha R, Andrade PB, Valentão P, Seabra R,2006).

Markin ve ark.nın çalışmasında, cilt hastalığına sebep olan mantarların %1,25 (ağırlık/hacim)’lik zeytin yaprağı ekstresi ile 3 günlük maruziyet sonunda üremesinin durduğu, %1’lik ekstrenin Candida albicans üzerinde 24 saat içinde etkili olduğu, %0,6’lık ekstrenin Escherichia coli patojeninin tamamını 3 saatlik sürede yok ettiği belirtilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, zeytin yaprağının antimikrobiyal etkisinin oldukça yüksek olduğu saptanmıştır( Markin D, Duek L, Berdicevsky I.2003).

5.8.Antiviral Etki

ABD de yapılan çalışmalarda, oleuropeinin herpes mononükleoz, hepatit virüsü, rotavirüs, sığır rinovirüsü, köpek parvovirüsü ve kedi lösemi virüsüne karşı güçlü antiviral aktivitelere sahip olduğu iddia edilmiştir (Fredrickson WR, F ve S Group,2000).

Zeytin yaprağı ekstresi (esas olarak oleuropein) etkisi için şüphelenilen hedeflerden biri, HIV’in normal hücrelere girmesinden sorumlu olan HIV-1 gp41’dir (yüzey glikoprotein alt birimi). Zeytin yaprağı ekstraktının HIV protein hedeflerini ve bunun moleküler düzeyde önleyici etkisini belirlemek için Lee-Huang ve ark.  bu hedefe ulaşmak için ortak bir teorik ve deneysel çaba yürütüldüğünü bildirmişlerdir( Lee-Huang S, Huang PL, Zhang D, Lee JW, Bao J, Sun Y, Chang YT, Zhang J, Huang PL 2007).

 

5.9. Dermoprotektif Etki

Ancora ve diğ., zeytinyağının fenol bileşenlerinin cilt üzerinde, özellikle cilt seviyesinde serbest radikal temizleyici görevi gören oleuropein üzerinde doğrudan antioksidan etkiye sahip olduğunu göstermiştir( Ancora C, Roma C, Vettor M.2004).

Son zamanlarda, Kimura ve Sumiyoshi  zeytin yaprağı ekstraktlarının ve oleuropeinin kronik UVB’nin neden olduğu cilt hasarı ve karsinojenez ve tümör büyümesi üzerindeki önleyici etkilerini göstermişlerdir( Kimura Y, Sumiyoshi M.2006).

 

5.10. Antiaging Etki

Normal insan fibroblastları, hem genetik hem de çevresel faktörler nedeniyle replikatif yaşlanma geçirir. Multicatalitik bir nonozozomal proteaz olan proteazom, yaşlanma sırasında fonksiyon bozukluğuna sahipken, artan ekspresyonu insan fibroblastlarındaki yaşlanmayı geciktirir. Katsiki ve diğ.  oleuropeinin, muhtemelen proteazomun konformasyonel değişiklikleri yoluyla, bilinen diğer kimyasal aktivatörlere göre in vitro proteazom aktivitelerini daha etkili bir şekilde arttırdığını göstermiştir. Dahası, erken geçişli insan embriyonik fibroblastlarının oleuropein ile sürekli tedavisi, reaktif oksijen türlerinin (ROS) hücre içi seviyelerini azaltır, artan proteazom aracılı degradasyon oranları ile okside protein miktarını azaltır ve replikatif yaşlanma sırasında proteazom fonksiyonunu korur. Önemli olarak, oleuropein ile tedavi edilen kültürler, yaşlanma morfolojisi görünümünde bir gecikme sergiler ve ömürleri yaklaşık% 15 uzatılır( Katsiki M, Kondrogianni N, Chinou I, Rivett AJ, Gonos ES. 2007).

 

5.11. Nöroprotektif Etki

Serbest radikal teorisine göre, yaşlanma, bireyin yaşamı boyunca, esas olarak mitokondriye yönelik oksidatif hasarın sonucudur. Oksidatif hasarın bir kısmı tamamen karşılanamaz, bu da hücresel işlev bozukluğuna yol açar. Mitokondriyal membranlar, fosfolipidlerinin lipit kuyruklarında çift bağ karbon-karbonun varlığı nedeniyle serbest radikal saldırısına karşı çok hassastır, bu da bilişsel ve nörodejeneratif hastalığın üretimine yol açar.

İn vitro ve epidemiyolojik çalışmalar, doğal ekstrakte edilmiş polifenollerin demans gibi yaşa bağlı bozuklukların insidansı üzerindeki olumlu etkisine dikkat çekmiştir( Moosmann B, Behl C.). Bir çalışma , oleuropeinin Alzheimer hastalığına  özgü olan Ap agregasyonunu azalttığını veya hatta önlediğini bildirmiştir( Bazoti FN, Bergquist J, Markides K, Tsarbopoulos A.2006).

Alzheimer hastalığında oleuropeinin beyin fonksiyonu üzerindeki potansiyel etkisi ateroskleroz ile benzerdir, çünkü her ikisi de normal bir metabolitin anormal birikiminin klinik semptomlardan önce ve hastalığa yol açtığı yaşa bağlı hastalıklardır . Kalp hastalığı, hiperkolesterolemi ve Alzheimer hastalığı  arasındaki bağlantı, bu bozuklukların benzer patogenez mekanizmalarından kaynaklanmaktadır (Refolo LM, Malester B, LaFrancois J, Bryant-Thomas T, Wang R, Ton GS, Sambamurti K, Duff K, Pappolla MA. 2000). Kolesterolle ilişkili müdahalelerin Ap birikimini değiştirebileceğine dair durumdaki kanıtlar oleuropeinin Alzheimer tedavisinde umut verici olabileceğini düşündürmektedir (Refolo LM, Pappolla MA, LaFrancois J, Malester B, Schmidt SD, Thomas-Bryant T, Ton GS, Wang R, Mercken M, Petanceska SS,2).

 

 

 

  1. PİYASADA MEVCUT PREPARATLAR

Türkiye’de pazarda mevcut olan ürünler ya dökme ya da paketli kurutulmuş yapraklar şeklindedir(Görsel 4 ve 5).Ya da sıvı eksrakt veya kapsül formatında gıda takviyesi olarak satılmaktadır (Görsel 6 ve 7).

Görsel 4. Kurutulmuş zeytin yaprağının görünümü

Görsel 5. Paketli zeytin yaprağı çayı

Görsel 6. Zeytin yaprağı sıvı ekstrakt form

Türkiye piyasasında farmakope kalitesinde ve Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürün formatında ürün yeralmamaktadır.

7.TARTIŞMA VE SONUÇ

Geleneksel ve kadim tıp bilgilerinin belki de bilinen en eski malzemelerinin arasında başta gelenlerden birisi zeytin bitkisi ve ondan elde edilen ürünlerdir. Zeytin ağacı dünya üzerinde ekili ağaçlar içerisinde en eski olanlardan birisidir. Öyle ki üç büyük dinin kutsal kitaplarında bereket, barış, akıl, uzun ömür ve olgunluğun simgesi olarak adından söz ettirmektedir. Kutsal metinlerden arkeolojik buluntulara kadar yetiştiği her bölgede binlerce yıllık tarihten akıp gelir.

Günümüzde de zeytin yaprağının sağlık açısından faydalarını gösteren birçok bilimsel çalışma mevcuttur. Zeytin yaprağının bileşiminde birçok fenolik bileşen bulunmaktadır. Zeytin yaprağının ekstraktlarında tanımlanan en bilinen fenolik bileşikler; oleuropein, hidroksitirozol, verbaskozid, apigenin 7-glukozid ve luteolin 7-glukozidtir. Bu fenolik bileşenler dünya çapında bilim insanlarının ilgisini uyandırmakta, hayvan ve insan deneyleri üzerinde sağlık açısından yararları rapor edilmektedir. Bu sağlık yararı çalışmaları genellikle antioksidan, antihipertansif, hipoglisemik, hipokolesterolemik, kardiyoprotektif, antiviral, nöroprotektif antiinflamatuar ve antimikrobiyal etki üzerine yoğunlaşmıştır.

Zeytin yaprağının sağlık üzerine olumlu etkileri umut verici olmasına rağmen; bu biyolojik aktif bileşenler ile diğer besin maddeleri arasında muhtemel etkileşimlerin daha iyi anlaşılması, insanlar üzerinde yararlı etkiler sağladığının gösterilmesi ve tıbbi tedavide kullanabilmek için optimum dozun belirlenmesi gibi sıkıntılar mevcuttur.

Zeytin yaprağı ekstresinin veya zeytin yaprağı bileşenlerinin farklı dozajlarda güvenli olup olmadığını incelemek için daha geniş ve daha kapsamlı çalışmalara gereksinim duyulmaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAKÇA

 

Al-Azzawie HF, Alhamdani MS. Hypoglycemic and antioxidant effect of oleuropeinin alloxan-diabetic rabbits. Life Sci2006;78(12):1371-7.

Ancora C, Roma C, Vettor M. Oleoeuropeinin kozmetik etkinliğinin                                                                                                            değerlendirilmesi. Dermo-kozmetolojinin Yeni Sınırları Sempozyumu:Etkinlik, Kararlılık ve Güvenlik; Roma, İtalya. 4-6 Kasım; 2004.

Andreadou I, Sigala F, Iliodromitis EK, Papaefthimiou M, Sigalas C, Aligiannis N,                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                         Savvari P, Gorgoulis V, Papalabros E, Kremastinos DT. Akutoksorubisin kardiyotoksisitesi, oksidatif ve nitrosatif stresinbaskılanması yoluyla fitokimyasal oleuropein ile başarıyla tedavi edilir. J Mol Celi Cardiol. 2007; 42 : 549-558’de açıklanmaktadır. doi: 10.1016 / j.yjmcc.2006.11.016.

Assessment report on Olea europaea L., folium EMA/HMPC/359236/2016

Armutcu F, Akyol S, Hasgül R, Yiğitoğlu MR.[Biologically effects and the medical usage ofolive leaves]. Spatula DD 2011;1(3):159-65.

Baytop T. Türkiye’de Bitkiler ile Tedavi Geçmişte ve Bugün (2. baskı). Nobel Tıp Kitabevi İstanbul 1999; s 369.

BENAVENTE-GARCÍA, O., CASTILLO, J., LORENTE, J., ORTUÑO, A.,DEL RIO, J. A., 2000, Antioxidant activity of phenolics extracted from Olea europaea L. Leaves, Food Chemistry, 68 (4), 457-462.

Bouaziz M, Feki I, Ayadi M, Jemai H, Sayadi S. Effect of storage on refined and husk olive oils composition: stabilization by addition of natural antioxidants from Chemlaliolive leaves. Food Chem 2008;108(1):253-62.

BURT, S., 2004, Essential oils: their antibacterial properties and potential applications in foods-a review, International Journal of Food Microbiology, 94 (3), 223-253.

Carluccio MA, Siculella L, Ancora MA, et al. Olive oil and red wine antioxidant polyphenols inhibit endothelial activation. Arterioscler Thromb Vasc Biol 2003; 23(4):622-629.

DEL RÍO, J. A., BÀIDEZ, A. G., BOTÍA, J. M., ORTUÑO, A., 2003,Enhancement of phenolic compounds in olive plants (Olea europaea L.) and their influence on resistance against Phytophthora sp., Food Chemistry, 83 (1),75-78.

Fredrickson WR, F ve S Group, Inc Zeytin Yaprakları ile Antiviral Terapi Yöntemi ve Kompozisyon. ABD Patenti. 2000; 6 : 117, 884

Gikas E, Bazoti FN, Tsarbopoulos A. Conformation of oleuropein, the major bioactive compound of Olea europaea. J Mol Struct: Theochem 2007; 821 (1):125-132.

Giner E, Recio MC, Ríos JL, Giner RM. Oleuropein protects against dextran sodium sulfate-induced chronic colitis in mice. J Nat Prod 2013;76(6):1113-20.

Gonzalez M, Zarzuelo A, Gamez MJ, Utrilla MP, Jimenez J, Osuna I. Zeytin yaprağının hipoglisemik aktivitesi. Planta Med. 1992; 58 : 513-515. doi: 10,1055 / s-2.006-961.538.

Goulas V, Exarchou V, Troganis AN, Psomiadou E, Fotsis T, Briasoulis E, Gerothanassis IP. Zeytin yaprağı ekstraktlarındaki fitokimyasallar ve bunların kansere ve endotel hücrelerine karşı çoğalmaya karşı etkinliği. Mol Nutr Gıda Arş. 2009; 53 : 600-608

Hayyal MT, El-Gazali MA, Abdallah DM, Nassar NN, Okpanyi SN, Kreuter MH. L-NAME’de bir zeytin yaprağı ekstraktının (Olea europaea) kan basıncını düşürücü etkisi, sıçanlarda hipertansiyona neden olmuştur. Arzneimitteforschung. 2002; 52 : 797–802.

Hofman A, Ott A, Breteler MM, Bots ML, Slooter AJ, van Harskamp F, van Duijn CN, Van Broeckhoven C, Grobbee DE. Rotterdam Çalışmasında Ateroskleroz, Apolipoprotein E ve Demans ve Alzheimer Hastalığının Yaygınlığı. Lancet. 1997; 349 : 151-154.

Janahmadi Z, Nekooeian AA, Moaref AR,Emamghoreishi M. Oleuropein offers cardio-protection in rats with acute myocardial infarction. Cardiovasc Toxicol 2015;15(1):61-8.

Jemai H, El Feki A, Sayadi S. Antidiabetic and antioxidant effects of hydroxytyrosol and oleuropein from olive leaves in alloxan-diabetic rats. J Agric Food Chem 2009;57(19):8798-804.

Khayyal MT, El-Ghazaly MA, Abdallah DM,Nassar NN, Okpanyi SN, Kreuter MH. Bloodpressure lowering effect of an olive leaf extract (Olea europaea) in L-NAME induced hyper-tension in rats. Arzneimittelforschung 2002;52(11):797-802.

KOMAKI, E., YAMAGUCHI, S., MARU, I., KINOSHITA, M., KAKEHI, K.,OHTA, Y., TSUKADA, Y., 2003, Identification of Anti-α-Amylase Components from Olive Leaf Extracts, Food Science and Technology Research,9 (1), 35-39.

Kontogianni VG, Charisiadis P, Margianni E,Lamari FN, Gerothanassis IP, Tzakos AGOlive leaf extracts are a natural source of advanced glycation end product inhibitors. J MedFood 2013;16(9):817-22.

LEE, O., LEE, B., LEE, J., LEE, H., SON, J., PARK, C., SHETTY, K., KIM,Y., 2009, Assessment of phenolics–enriched extract and fractions of olive leavesand their antioxidant activities, Bioresource Technology, 100 (23), 6107-6113.

Le Tutour B, Guedon D. Olea europaea yaprakları ve ilgili fenolik bileşiklerin antioksidan aktiviteleri. Bitki Kimyası. 1992; 31 : 1173–1178. DOI: 10,1016 / 0031-9422 (92) 80255-D.

MALIK, N. S. A., BRADFORD, J. M., 2006, Changes in oleuropein levels during differenciation and development of floral buds in ‘Arbequina’ olives, Scientia Horticulturae, 110 (3), 274-278.

Markesbery WR, Carney JM. Alzheimer Hastalığında Oksidatif Değişiklikler. Beyin Pathol. 1999; 9 : 133-146.

Manna C, Migliardi V, Golino P, Scognmiglio A, Galetti P, Chiariello M, Zappia V. Oleuropein iskemi ve reperfüzyonun oksidatif miyokardiyal hasarını önler. J Nutr Biochem. 2004; 15 : 461

Moosmann B, Behl C. Östrojenlerin ve Fenolik Bileşiklerin Antioksidan Nöroprotektif Etkileri Östrojenik Özelliklerinden Bağımsızdır. Proc Natl Acad Sci ABD. 1999; 96 : 8867-8872.

Olmez E, Vural K, Gok S, Ozturk Z, Kayalar H, Ayhan S, et al. Olive leaf extract improvesthe atherogenic lipid profile in rats fed a high cholesterol diet. Phytother Res 2015;29(10):1652-7.

Omar SH. Oleuropein in olive and its pharmacological effects. Sci Pharm 2010; 78 (2):133-154.

PEREIRA, A., P., FERREIRA, I., C.F.R., MARCELINO, F., VALENTÃO, P.,ANDRADE, P.,B., SEABRA, R., ESTEVINHO, L., BENTO, A., PEREIRA, J.,A., 2007, Phenolic Compounds and Antimicrobial Activity of Olive (Olea europaea L. Cv. Cobrançosa) Leaves, Molecules, 12, 1153-1162.

RITCHASON, J., 1999, Olive Leaf Extract, Woodland Publishing, Inc.

SOUSA, A., FERREIRA, I. C. F. R., CALHELHA, R., ANDRADE, P. B., VALENTÃO, P., SEABRA, R., ESTEVINHO, L., BENTO, A., PEREIRA, J. A., 2006, Phenolics and antimicrobial activity of traditional stoned table olives “alcaparra”, Biorganic and Medicinal Chemistry, 14 (24), 8533-8538

Sun W, Wang X, Hou C, Yang L, Li H, Guo J,et al. Oleuropein improves mitochondrial func-tion to attenuate oxidative stress by activating the Nrf2 pathway in the hypothalamic par-aventricular nucleus of spontaneously hypertensive rats. Neuropharmacology 2017;113(PtA):556-66.

Tassou CC, Nychas GJE. Et suyunda ve model bir gıda sisteminde Staphylococcus aureus’un zeytin fenolikleri tarafından inhibisyonu . J Food Prot. 1994; 57 : 120-124

Umeno A, Takashima M, Murotomi K, Nakajima Y, Koike T, Matsuo T, et al. Radical-scav-ening activity and antioxidative effects of olive leaf components oleuropein and hydroxyty-rosol in comparison with homovanillic alcohol.J Oleo Sci 2015;64(7):793-800.

VINATORU, M., 2001, An overview of the ultrasonically assisted extraction of bioactive principles from herbs, Ultrasonics Sonochemistry, 8, 303-313.

Visioli F, Poli A, Galli C. Zeytin ve zeytinyağından elde edilen fenollerin antioksidan ve diğer biyolojik aktiviteleri. Med Res Rev.2002 ; 22 : 65-75. DOI: / med.1028 10.1002.

Visioli F, Bellosta S, Galli C. Zeytinlerin acı prensipleri olan Oleuropein, fare makrofajları ile nitrik oksit üretimini arttırır. Life Sci. 1998; 62 : 541-546. DOI: 10.1016 / S0024-3205 (97) 01.150-8.

Visioli F, Galli C, Galli G, Caruso D. Zeytinyağı fenollerinin biyolojik aktiviteleri ve metabolik kaderi. Eur J Lipid Sci Technol. 2002; 104 : 677-684

Walker M. Zeytin yaprağı ekstresi. Çoğu patolojik organizmaya karşı koymak için yeni oral tedavi. Keşfedin: Bilim ve Şifa Dergisi. 1996; 7 : 31.

Zhang Y, Luo X, Zhou Y, Wu H, Chen J,Wang Y, et al. 2K1C-activated angiotensin II(Ang II) exacerbates vascular damage in a rat model of arthritis through the ATR/ERK1/2 signaling pathway. InflammRes 2017;66(10):881-90.


Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *


Copyright by Afitat 2020. Tüm Hakları Saklıdır.