PANASON
GELENEKSEL DROG PREPARATI: PANASON
Uzm. Ecz. Necdet ÇAPA (Fitoterapi M.Sc,)
- GİRİŞ
Panason çayı Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlık sistemine sunulmuş bilinen en eski tıbbi çaylarındandır. Panason çayı 1959 yılında Lokman Laboratuarı İlaç ve Gıda Sanayi tarafından 25 gr’lık paket zarfta ve 50 gr’lıközel alüminyum tüpte üretilip tüketiciye eczanelerde sunulmayabaşlanmıştır. Adliyevekâletinin20.11,1959 tarih ve 191899 sayısı ile kayıtlı, 23331 patent numarası ile tescilli olarak üretilmiştir.
Lokman Laboratuarı ilk olarak 1955 yılında Ecz. M. Tevfik Hacıbeyoğlu tarafından Bayburt’ta kurulmuştur. Bu özelliği ile Anadolu’da kurulan laboratuvarların üçüncüsü, Doğu’da kurulanların da ilkidir. Laboratuvar 1957 yılında İstanbul’a nakledilmiş olup 70’li yıllarda 6000 metrekarelik bir alanda elli civarı tıbbi müstahzar, gıda ve itriyat çeşidi ile Türkiye piyasasında bilinen ve güvenilen bir yerli ilaç firması olmuştur.
Yerli ilaç sanayinin gelişmesine çok önem veren Ecz. Tevfik Bey ‘Yerli derde yerli derman’ sloganıyla, dönemindehiçbir firmanın ortaklığını veya patenti ile çalışma teklif ve fırsatlarını benimsememiştir. Ecz. Tevfik Hacıbeyoğlu’nun, ilaç sanayii hakkındakigörüşü; “Türk hekimi, eczacısı ve kimyagerinin eşit fırsat verildiğinde Batı’dakileri aratmayacak mamulleri yapma ve tesislerini kurma gücünde olduğu” şeklinde belirtilmiştir.
Ecz. Tevfik Bey’in temel hedefi; yerli tıbbi drogları değerlendirmek, bunları halk sağlığına yararlı müstahzarlar olarak piyasaya arz etmektir. Bu amaçla, bitkisel drog tarımı konusunda da çalışmalar yapmıştır.
Panason çayı da bu çalışmaların eseri milli bir tıbbi çaydır. Lokman İlaç Bölge Mümessili Niyazi Çapa’dan aldığımız bilgilere göre; Niyazi Çapa 1960 lı yıllarda Eskişehir, Kütahya ve Bilecik çevresinden toplattığı papatya ve nanelerle önce Tavşanlı ilçesinden sonra da Isparta, Burdur bölgesinden toplattığı anasonları kurutup çuvallarla devamlı İstanbul’a göndermiş panason çayının hammaddesi devamlı Anadolu’dan gitmiştir.
Görsel 1.1Lokman Laboratuarı Müstahzarları kitabı 1973 baskısı(kaynak: Eski Eczacılık Müzesi)
Eskişehir’de Niyazi Çapa’nın kurduğu Eski Eczacılık Müzesinde bulduğumuz Panason paketinde bulunan bilgiler şunlardır;
“Panason nedir?
Her Panason paketinde seçilmiş, temizlenmiş Anason tohumu, Papatya çiçeği, Nane yaprağı vardır.
Halkımız arasında çok eski çağlardan beri faydası bilinen bu nebatlar temiz ve sıhhi ambalajlar içinde gıda maddelerini ve umumi sağlığı ilgilendiren nizamnameye uygun olarak hazırlanıp hizmetinize arz edilmiştir.
Panason nasıl hazırlanır?
Küçüklere cezve, büyüklere çay demliği içinde, her bardak için 1 çay kaşığı Panason koyup çay gibi demlenir, süzgeçten süzülür, şekerli veya sade içilir. Çocuklar Panasonu tercihen ılıkken günde 3-4 defa 3-5 çay kaşığı, büyükler çay gibi bardakla sıcak içerler. Bir dilim limon Panasonun lezzetini daha da arttırır.
25 gram için: Anisi fructus %56 – Chamomillaeflos %12 – Menthae P. Folium %8 Umbelliferaefructus %24”
Görsel 1.2 Panason paketi ön ve arka yüzü(kaynak: Eski Eczacılık Müzesi)
Panason çayı günlük gazete ve dergilerde 1960’lı yıllardan itibaren verdiği reklamlarla özellikle bebeklerde görülen gaz sancıları ve uykusuzluğunda etkili olduğunu vurgulamış bebek sahibi anneler için kurtarıcı bir çay olmuştur. Lokman Laboratuarının kapanmasından yıllar sonra bile Panason sloganlarıyla akılda kalmış günümüzde bile doğum yapan annelerce Panason çayı aranmaya devam edilmiştir.
Reklamlarda kullanılan sloganlar:
“ANNELER yavrunuza PANASON Çayı veriniz
PANASON Yavrunuzun rahatı
PANASON Yavrunuzun sıhhati
PANASON Yavrunuzun neşesidir
Panason çay gibi demlenir
Panason çay gibi içilir”
Görsel 1.3 Gazetede Panason reklamı(kaynak: Eski Eczacılık Müzesi)
Ecz. Tevfik Hacıbeyoğlu 1960’lı yıllarda eşi çok görülmeyen reklam kampanyaları yaparak Panasonu kalıcı bir marka haline getirmiştir. Anneler arasında büyük PANASON yarışması yaparak
Panason nedir?
Panason nasıl içilir?
Panasonun faydaları…
Sorularına doğru cevap verenlere Salon radyosu, Çocuk arabası, Çamaşır makinesi vb. hediyeler vererek marka bilinirliğini oldukça arttırmıştır.
Görsel 1.4Panason yarışması gazete ilanı(kaynak: Eski Eczacılık Müzesi)
Panasonun marka bilinirliğinin yükselmesi ve halkın tercih etmesi ile birlikte satışlarının artmasıyla piyasada taklit panasonlar çıkmaya başlar. Ecz. Tevfik Bey taklit panasonlarla mücadele ederek 1969 yılında Taklit Panasonlar hakkında bilgi başlığı altında yayınladığı yazı ile Eczacı meslektaşlarını ve müşterilerini uyarır.
İleriki dönemlerdePanason çayının gördüğü rağbetten faydalanmak isteyen ve halk sağlığını hiçe sayarak sırf kazanç temin etme maksadını güden bazı şahısların baraka ve evlerde sıhhi olmayan şartlarda, Panason çayına benzer şekil ve isimler altında ürünleri piyasaya arz ettikleri uyarısını yapar. Gizli imal edilerek renk, şekil, resim ve yazılar itibarıyla Panason çayına çok benzetilen Anason Şifa çayı diye bir ürünün piyasaya sürüldüğünü ve taklit Anason Şifa çayı paketlerinin toplatıldığını bildirir.
Görsel 1.5 Taklit Panason toplatılma yazısı(kaynak: Eski Eczacılık Müzesi)
- PAPATYA
Matricariarecutita L., Alman papatyası, tıbbi papatya
FAMİLYA: Asteraceae
Sinonim: Matricariachamomilla
Görsel 2.2Matricariarecutita Bitki çayı
Matricaria recutitaL.güney ve doğu Avrupa’ya özgü Asteraceaeailesininbir üyesidir. Bugün bitki tüm kıtalarda bulunabilir.Dallanmış, dik ve pürüzsüz birgövdeyesahiptir ve 15-60 cm (6-23,5 inç) yüksekliğe kadar büyür.Uzun ve daryapraklar bipinnat veya tripinnat’tir.
Beyaz ışın çiçekleri birligülile döşenirken , disk çiçekleri sarıdır.İçi boşhazneşişmiştir ve pullardan yoksundur.Bu özellik Alman papatyasınıdiğer papatyalardan(Anthemisarvensis ) ayırmaktadır. Çiçekler yaz ortalarına erken çiçek açar ve güçlü, aromatik bir kokuya sahiptir.
Çiçekler, karakteristik bir koku ve ilginç özellikler veren mavi bir uçucu yağ içerir. İçerdiği chamazulene atfedilebilen yağın bu renk özelliği, bitkinin neden ortak adı olan Mavi Papatya ile bilindiğini açıklar. Meyve sarımsı kahverengi bir akendir.
Matricaria flos preparatları, çiçeğin ufalanması (küçük parçalara indirgenmesi) veya kuru veya sıvı özler halinde elde edilir. Ekstreler, bitki materyalinden bileşikleri bir çözücü (etanol gibi) içinde çözerek ekstre edilir. Kuru ekstreler için çözücü daha sonra ekstre elde etmek üzere buharlaştırılır.
Matricaria çiçek preparatları içeren bitkisel ilaçlar, içilecek bitkisel çaylar veya buharları solunur; cilde uygulanacak infüzyonlar veya ağız astarı olarak; ağızdan alınacak, buhar soluma için kullanılan, ağzı durulayan veya cilde uygulanacak veya banyo katkı maddesi olarak kullanılacak sıvı formlar ve cilde uygulanacak yarı katı formlar (merhemler gibi) halinde bulunur.
2.1Kullanıldığı yerler
Çiçek başları, çiçek açmadan önce toplanarak gölgede kurutulur. Bileşiminde uçucu yağlar, rezin, acı maddeler ve fenolik bileşikler bulunur. % 1’lik çay halinde sabahları aç karnına bir bardak içilebilir. İdrar çoğaltıcı, iştah açıcı, yatıştırıcı ve gaz söktürücü etkilere sahiptir. Basur memelerinde ağrı kesici, tedavi edici etkiye sahiptir. Boyar madde olarak da kullanılır.
Alman papatyası (Anthemisnabilis) Orta Avrupa’da yetişir ve kültürü de yapılır. Dişli çiçekleri beyazımsı renklidir. Türkiye’de 50 kadar Anthemis türü bulunmakta bunlar İzmir papatyası, yabani papatya, beyaz papatya gibi isimlerle bilinmektedir.
2.2Tarım
Kökeni Güney-Batı Asya, Güney-Doğu Avrupa’dadır, ancak günümüzde neredeyse tüm dünyada yetişmektedir.
Papatya yetiştiriciliği için, toprağın herhangi bir özel kaliteye sahip olması gerekmese de, ürün en iyi toprağa sahip iyi dengelenmiş topraklarda yetişir. Papatya bir basit bitki ve oldukça dayanıklıdır. Mahsul hafif ila ağır topraklarda yetişir. Yabani büyüyen Papatya türleri normalde çoğunlukla asidik olan ve açık olması gereken kumlu ila tınlı topraklarda yetişir.
Üç ana yetiştirme tekniği vardır: sonbaharda yıllık ürün olarak tohumlama, ilkbaharda yıllık ürün olarak tohumlama veya tohumlamanın kendi kendine yapıldığı çok yıllık bir ürün olarak kullanma.
En yaygın yöntem, makinelerin daha yüksek derecede kullanımını sağlamak için sonbahar ve ilkbahar tohumlarının bir karışımıdır. Papatya tohumları çok küçük olduğundan özel bir ekim makinesi tohumlama için kullanılmaktadır. Tohumlama normal olarak 25 cm mesafe başına yaklaşık 2,0-2,5 kg sıralar halinde yapılır.
Fidelik, düz ve yabani otlardan arındırılmışolması gerekir ve tohumlamadan sonra tekrar sıkıştırılmalıdır. Yeniden sıkıştırma, tohumlamadan sonra toprağın ağır bir rulo ile haddelenmesi gerektiğinde çok önemlidir. Aksi takdirde, küçük tohumlar çimlenmeyi engelleyen toprağa temas etmez. Çimlenmesi ve gençlik aşaması için papatya bitkisinin çok fazla neme ihtiyacı vardır. 1-2 hafta sonra çimlenme başlar.
Tohumlama sonbaharda yapılırsa, mükemmel tohumlama zamanı Eylül ayıdır. Sonbaharda ekilen papatya en yüksek verimi sağlar. Ekim, hangi saatte yapılırsa yapılsın, çiçek, gün uzunluğu yaklaşık 17 saat olduğunda başlar, bu da Mayıs sonunda veya Haziran başında Orta Avrupa’dadır .
İlkbaharda ekim yaparak, hasat süresi etkilenebilir, bu da uzun süren tohumlama ve hasat dönemleri ve diğer yetiştirme çalışmaları nedeniyle makinelerin daha yüksek bir kullanım derecesine sahip olmasına yardımcı olur. Ekim Mart ve Mayıs arasında yapılır. Ancak verimin daha sonra tohumlama ile battığını ve haşere basıncının arttığını söyleyebiliriz. Mahsul, Temmuz’un yarısında hasat edilebilir.
Daha kapsamlı bir yetiştirmede, tohumlama bitki tarafından kendi kendine yapılır ve yetiştirme çok yıllıktır. Son hasattan sonra bitkiler kesilir ve tarlada bırakılır. Daha sonra toprak mekanik olarak işlenir ancak döndürülmez. Tohumlar daha sonra Eylül ayında çimlenir ve toprağın üzerinde yabancı otlara karşı çok yardımcı olan halı benzeri bir tabaka oluşturur. Verimler sonbahar ekimleriyle karşılaştırılabilir.
Papatya , ortalama besin durumuna sahip topraklarda yetişebilen mütevazi bir bitkidir. Hasat tekniği ile ilgili sorunlara yol açabilen vejetatif büyüme ile azot (N) ile gübrelemeye cevap verir ve hasat süresi gecikebilir. Kökün iyi gelişimi için, yeterli miktarda Potasyum (K) gereklidir. K ile Fosfor (P) arasındaki oran 1: 2 olmalıdır. Yani gübre miktarı:
40-60 kg / ha N
50–70 kg / ha P
100–140 kg / ha K
N ve K zamanında verilmelidir. Mikrobesin eksikliği şu ana kadar bilinmemektedir.Papatyabitkisi iyi yüzey toprağı ile dengeli toprak üzerinde iyi yetişir.Ancakkalite nedeniyle papatya kesimi sırasında organik madde gübresi verilmemelidir.İşleme şirketi tarafından bakteriyel kontaminasyon sınırlaması varsa, organik madde gübresi çiçeğin ve bunun sonucunda ortaya çıkan ürünlerin bakteriyel kontaminasyonu için bir risktir. Mahsul rotasyonundaki diğer mahsullerde, örneğin papatyadan önce, organik madde ile gübreleme tavsiye edilir.
Papatya iyi bir yabani ot kontrolü gerektiren yavaş bir gençlik gelişimine sahiptir.Tohumlamadan önce, artıkherbisitlerinkullanılabileceğiherhangi bir yabani ot olmadan uygun bir tohum yatağına sahip olmak önemlidir. Mevcut seçici herbisitlerineksikliğinedeniyleçimlenmedensonrapapatya bitkisiningüçlüvejetatifbüyümesi başlayanakadarsadecemekanik yabancı ot kontrolümümkündür.
Yaprak bitleriPapatyaüretimiiçin büyük bir tehdittirçünkü sadece daha yavaş büyümeye değil, aynı zamanda uğur böceklerinin çekilmesine de yol açarlar.Çiçekleri topladıktan sonra, böcekleri çiçeklerden ayırmak neredeyse imkânsızdır.Bu, kullanım amacına bağlı olarak hasat edilen papatyaların kalite sorunlarına yol açabilir.
Avrupa üretiminde meydana gelen en önemli zararlılartüylü küf ,küllemeve pastır.
2.3Geleneksel Kullanım:
Oral kullanım ve inhalasyon için bitkisel çay olarak bitkisel madde veya ufalanmış bitkisel madde.
Oral kullanım için sıvı dozaj formlarında bitkisel preparatlar.
Oromukozal veya kutanöz kullanım için infüzyon hazırlamak için bitkisel madde veya ufalanmış bitkisel madde.
Oromukozal veya kutanöz kullanım için seyreltilerin hazırlanması için sıvı dozaj formlarında bitkisel preparatlar.
Buhar inhalasyonu için seyreltilerin hazırlanması için sıvı dozaj formlarında bitkisel preparatlar.
Kutanöz kullanım için yarı katı dozaj formlarında bitkisel preparatlar.
Banyo katkı maddesi olarak kullanılmak üzere sıvı dozaj formlarında bitkisel preparatlar.
Farmasötik form, Avrupa Farmakopesi tam standart terimi ile açıklanmalıdır.
2.4Tedavi endikasyonları:
-Şişkinlik ve minör spazmlar gibi minör gastrointestinalşikâyetlerinsemptomatik tedavisinde kullanılan geleneksel bitkisel tıbbi ürün.
-Soğuk algınlığı semptomlarının hafifletilmesi için kullanılan geleneksel bitkisel tıbbi ürün.
-Küçük ülser ve ağız ve boğaz iltihaplarının tedavisi için geleneksel bitkisel tıbbi ürün.
-Ciddi koşullar bir tıp doktoru tarafından dışlandıktan sonra, anal ve genital bölgedeki cilt ve mukoza tahrişlerinin adjuvan tedavisi için kullanılan geleneksel bitkisel tıbbi ürün.
-Cildin küçük yanıklarının (güneş yanığı), yüzeysel yaraların ve küçük kaynamaların (furuncles) tedavisinde kullanılan geleneksel bitkisel tıbbi ürün.
Ürün geleneksel bir bitkisel ilaçtır. Sadece belirtilen endikasyonlarda kullanım için ürün uzun süreli kullanıma dayanmaktadır.
2.5Matricariaeflos ana bileşenleri
- uçucu yağ (% 0,3 – 1,9): buhar damıtma sırasında en azından kısmen chamazulen gibi azulenlere dönüştürülen matrisin ve matrisarin gibi proazulenler
- apigenin-7-glukozit (% 0,5), apigenin ve luteolin gibi flavonoitler (% 6’ya kadar)
- matrisin gibi seskiterpenlaktonlar (% 0.03-0,2)
- herniarin ve umbelliferone gibi kumarinler (% 0.01 -% 0.08)
- spiroeterler (cis- ve trans-in-disikloeterler)
- fenolik asit
- polisakkaritler
2.6Tıbbi kullanım
30 yılı aşkın bir süredir piyasada bulunan ürünlere dayanarak, Matricariaeflos ve ilgili bilimsel literatürdeki çeşitli katkılara karşılık gelen monograflar, Matricariarecutita, flos ve Matricaria yağının geniş bir bitkisel preparatları için gösterilmiştir. Açıklanan veriler, geleneksel kullanım monografisi için kabul edilebilir beş farklı endikasyon ortaya koymaktadır.
Olası yan etkiler
Papatya, göreli bir kanarya otu , alerji semptomları neden olabilir ve yakupotu alerjisi olan bireylerin yakupotu polen ile çapraz reaksiyona girebilir. Ayrıca kumarin içerir, bu nedenle, örneğin kan incelticiler gibi potansiyel ilaç etkileşimlerini önlemek için dikkat edilmelidir.
Çok nadir olmakla birlikte, çok yüksek dozda papatya bulantı ve kusmaya neden olabilir. Daha nadiren, döküntüler oluşabilir. Tip-IV alerjik reaksiyonlar (yani kontakt dermatit) yaygındır ve papatya çayı içen 38 yaşındaki bir erkekte bir vakada ciddi Tip-I reaksiyonu (yani anafilaksi ) bildirilmiştir.
2.7Klinik Veriler
Kutanöz kullanım
Farmakodinamik veriler esas olarak kutanöz kullanım için mevcuttur.
- M) sıvı ekstreın (DER 2,7-5.5: 1), ekstraksiyon çözücüsü: etanol% 95.4 V / V’nin (% 0.22 sodyum asetat,% 0.12 sodyum hidroksit içeren) antiphistik etkisi krem bazlı ve hidrokortizon içeren kremle karşılaştırıldı reflexphotometry kullanarak (Wells Test). Altı sağlıklı erkek ve dişi proband dahil edildi. Bir tesafilm sıyırma ve arkadaki tedavi alanlarının belirlenmesi kullanılmıştır. 8 saat boyunca her saat 10 kontrol noktası / alanı kontrol edildi. Değerlendirme, 4’lü Likert ölçeğini takiben optikti (1 = iyileşme yok; 2 = hafif iyileşme; 3 = iyi iyileşme; 4 = tamamen iyileşme). EAA’lar (eğri altındaki alan) karşılaştırıldı. Verum kremi plasebodan biraz daha iyi bir etki gösterdi,% 0.25’lik düşük hidrokortizon konsantrasyonu genel olarak küçük bir etki gösterdi (Albring et al. 1983).
120 dakika boyunca% 15 sodyum lauril sülfat çözeltisinin uygulanmasından sonra 20 sağlıklı yetişkinin (28-42 yaş, erkek ve dişi) derisi su ile yıkandı ve sonra havada kurutuldu. 4 gün boyunca ilgili merhem (ekstre n); baz; N) içeren ürün özü bazında% 0.1 hidrokortizon asetat) günde 2-3 kez uygulandı. Bundan 2 saat sonra cilt profili ölçüldü. Taban çizgisi ölçümü, tedavi edilmemiş cilt üzerinde 2 günde bir 3 kez yapıldı. Çalışma, cildin deterjan hasarında bir papatyaekstresinin antiplogistik etkisini göstermiştir (Nissen et al. 1988). Kerscher (1992), 8 alanda 24 probandın (23-35 yaş; 11 erkek, 14 kadın) cildini 20-160 mJ / cm2’lik Waldmann UV 800 lambayla arkaya ışınladı. Daha sonra lipozomalMatricariaeflos dispersiyon ekstresi% 10 veya baz1 veya matrikariaflos (% 2) veya base2 veya krem veya baz3 veya hidrokortizon% 1 merhem veya hidrokortizon içeren Matricariaeflosununlipozomal jel preparasyonu 2 gün boyunca% 0,5 merhem uygulandı. Kızarıklığın değerlendirilmesi bir Likert Ölçeğinde bir Minolta Kronometre CR200 ile yapıldı (0 = güçlü; 1 = zayıf; 2 = etki yok). Elde edilen antienflamatuar etki% 1 (% 100) hidrokortizon altında en güçlüydü; krem içeren Matricariaeflos etkisi% 72 ve baz% 50 olmuştur.
Korting et al. (1993),% 1 hidrokortizon kremi ve 2 farklı konsantrasyona kıyasla bir papatya içeren krem (20 mg / g) kremin anti-enflamatuvar etkilerini göstermiştir.
UV eritem testlerinde (24 denek) ve selofanda hamamelis içeren kremler (Hamamelisvirginiana‘nın damıtılmasını içeren su içinde yağ emülsiyonları; 100 g’da 0.64 mg veya 2.56 mg hamamelis keton)
Görsel skor ve kronometri ile ölçülen uygun bazlara kıyasla 24 sağlıklı probandın arka derisinde bant sıyırma testleri papatya ekstresi içeren preparatın antiplogistik etkisi, düşük hamamelis dozundan biraz daha az ve her ikisi de% 1’den az hidrokortizon idi. On iki denek papatya grubundaydı; 5 nokta Likert ölçeği çok yoğun kızarıklıktan (0), yoğun eritem (1), orta derecede eritem (2), hafif kalıntı eritemden (3) eritem olmamasına kadar. Kontrolde kayda değer bir fark 4 saatte papatya kremi (p = 0,0625) için görsel skorlarda (selofan bant sıyırma testi) idi.
2.8 Özel popülâsyonlarda klinik çalışmalar
Oromukozal kullanım
(NasemannandMenzel) (1975) farklı ayaktan hastalara ve 49 hastaya farklı ağız hastalıkları (ağız ülseri n = 19; linguageographica n = 4; liken ruber mukoza n = 4; kontakt dermatit vb.) l) sıvı ekstre (DER 1: 4-4,5) ekstraksiyonsolventi: etanol% 38,5 m / m (% 1.36 sodyum asetat trihidrat,% 0.45 sodyum askorbat ve% 0.41 sodyum hidroksit içeren) içinde 15-20 damla / bardak ılık su uygulayarak açık kontrolsüz bir çalışma kısmen ılık su veya sodyum klorür çözeltisi ile kesişir. Tüm hastaların soğutma etkisi ve azalmış foetorex cevheri ve ağız ülserleri varsa ağrı azalması ile ilgili sürdürülebilir bir etkisi vardı.
Çalışma, sıvı ekstreile durulamanın antifolog etkilerini desteklemektedir, ancak kontrol eksikliğinden dolayı iyi kurulmuş kullanımı desteklememektedir. Geleneksel kullanım, oromukozal kullanım için kapsanmıştır.
(Jeschke et al. (2009), Alman birinci basamak bakımında Asteraceae içeren ekstreların risklerini bildirmişlerdir. Çevrimiçi bir sisteme katılmak için üç yüz altmış iki doktorla temasa geçildi.
İlgili advers ilaç reaksiyonları (ADR) içeren Asteraceae içeren ekstreların tüm reçetelerini belgeleyin. Yüz yedi doktor katılmayı kabul etti, 38 teknik gereklilikleri yerine getirdi. Yüzde elli beş pratisyen hekim,% 45 uzman (% 23 çocuk doktoru,% 11 dahiliye,% 11 diğerleri) idi. Eylül 2004-Eylül 2006 arasında, 360.488 ilaç için 1.999.387 reçete alan 50.115 hasta belgelendi, 18.830 hasta Asteraceae familyasından bitki türlerinden bitkisel maddeler veya bitkisel preparatlar içeren 42.378 ilaç içeren 25.652 reçete aldı. ADR’ler DSÖ Advers reaksiyon terminolojisine göre değerlendirildi. İstatistiksel analiz, çocuklarda Asteraceae içeren ilaçların düzenli olarak reçete edildiğini (% 60) gösterdi. En sık reçete edilen türler Matricariarecutita idi (yetişkin erkeğin% 49,9’u, kadın yetişkinin% 32,3’ü, çocuklarda% 51,7’si). Matricariarecutita ağırlıklı olarak bitkisel monopreparasyon olarak reçete edildi (%75). Orta kulak hastalıkları (% 10,3), ağız boşluğu ve çeneler (% 8,3), tükürük bezleri, özellikle üst solunum yolu (% 16,2) için bulaşıcı hastalıklar için kullanıldı. Matricariarecutita ile ilişkili ADR’ler nadirdi.
18.830 hastanın tüm örneği için ciddi ADR bildirilmemiştir. Ciddi olmayan ADR’leri de belgeleyen yedi doktorun alt grubunun analizinde. 6,961 hastada Asteraceae içeren ilaçların 11 ciddi olmayan ADR’si meydana geldi, bu ADR’lerin 2’si Matricariaflos içeren preparatlara bağlandı. Bir olgu, akut gastroenteritli 71 yaşındaki bir kadına Artemisiaabrotanum ve Matricariarecutita içeren bir kombinasyon ürününün oral uygulamasından sonra cildin hafif bir alerjik reaksiyonuydu. İkinci vaka, 47 yaşında bir erkek yetişkinin akut gastroenteriti sırasında, olabildiğince sınıflandırılmış, ancak altta yatan hastalığa da bağlanabilen bir gastraljiydi. İnsidans, matrisaria içeren preparasyon alan 2/1602 hastaydı (% 0.12).
-Ağızdan kullanım
Dahili kullanımdaki çocuklarla ilgili mevcut çalışmalar, bitkisel çay (matricaria, vervain, meyan kökü, rezene, melisa nane) standart matrisaria özü (Matricariarecutita), rezene (Foeniculumvulgare) ve limon gibi farklı kombinasyon ürünleri ile yapılır.
2.5 g standardize edilmiş elma pektin ve matricaria sıvı özü içeren balsam (Melissaofficinalis) sıvı preparat
chamazulene / 100 g’dir ve çocuklarda papatyaiçeren ürünlerin güvenliğini değerlendirmek için kullanılmalıdır, ancak etkinliği değerlendirmek için kullanılamaz. Çocuklarda inhalasyon veya oral uygulama olarak dahili kullanımla ilgili klinik çalışma mevcut değildir.
2.9Klinik farmakoloji ve etkililik
Her iki monografı da içeren papatyaiçeren müstahzarlar Avrupa’da 30 yıldan fazla bir süredir kullanılmaktadır. Bölüm 4’te, iyi yapılandırılmış bir kullanım için sonuca varmak için yeterli olmayan, ancak özet olarak, geleneksel kullanıma ilişkin endikasyonların uygunluğunu destekleyen araştırmalarla ilgili literatür verileri sunulmaktadır.
1) Şişkinlik ve minör spazmlar gibi minör gastro-intestinal şikayetlerin semptomatik tedavisinde kullanılan geleneksel bitkisel tıbbi ürün, 1978’de yayınlanan 104 hasta üzerinde kontrolsüz çok merkezli bir çalışma ile desteklenmektedir.
Çalışma, köklü kullanımla ilgili etkinliği desteklememektedir, ancak gastrointestinal şikayetlerde yetişkinler için belirtilen pozolojide geleneksel kullanımı desteklemek için kullanılabilir (Stiegelmeier 1978).
2) Soğuk algınlığı semptomlarının hafifletilmesi için kullanılan geleneksel bitkisel tıbbi ürün, yerel çalışmaların değerlendirilmesi için yapılan klinik çalışmalar (Schmidt 1975, Lauber 1987) tarafından desteklenmektedir.
İnhalasyon toleransı. ( Troll ve PatzeltWenczler)’in (1990) açık kontrolsüz çalışması, ağız spreyi karşısında buhar inhalasyonunu test etti ve geleneksel buhar inhalasyonunun kullanımını destekliyor. (Sauer)’in (1990) gözlemsel çalışması, etanolik esktreler için belirtilen pozolojilerdeinhalasyondaetanolik esktreler için de bu kullanımı desteklemektedir.
3) Küçük ülser ve ağız ve boğaz iltihaplarının tedavisi için geleneksel bitkisel tıbbi ürün. Geleneksel oromukozal kullanım Nasemann ve Menzel (1975), Carl ve Emrich (1991) ve Fidler et al. (1996) ‘da belirtilen pozolojide.
4) Ciddi koşullar bir tıp doktoru tarafından dışlandıktan sonra, anal ve genital bölgedeki cilt ve mukoza tahrişlerinin adjuvan tedavisinde kullanılan geleneksel bitkisel tıbbi ürün. Bu endikasyonhemoroidligatüründen sonra kalça banyosu olarak etanolikekstreların kullanımını destekleyen açık bir klinik çalışma (Förster 1987) tarafından desteklenmektedir. Başka bir klinik çalışmada Förster, farklı anal hastalıklardan sonra kalça banyosu, krem ve merhem olarak farklı kullanımları araştırdı: perianaltromboz, mariscs ve anal fistül (Förster 1987).
5) Küçük yüzeysel yaraların ve küçük kaynamaların (furunkles) tedavisinde kullanılan geleneksel bitkisel tıbbi ürün açık klinik çalışmalarla desteklenmektedir (Aertgeerts 1984, Förster 1987). Bu çalışmalar, kontrol eksikliğinden dolayı WEU’yu desteklemek için yeterli değildir, ancak ilgili pozolojilerdeki geleneksel olasılıkları kapsamaktadır. Monograflarda tanımlanan pozolojiler, mevcut ürünlerin geleneksel kullanımına dayanmaktadır. Kabul edilen endikasyonlar, klinik çalışmalardan elde edilen veriler ve aşağıdaki bölümlerde açıklanan güvenlik profili dikkate alınarak bir haftalık kullanım süresi gerekçelendirilir.
2.10Klinik güvenlik
Matricariarecutita içeren preparatların klinik güvenliği iyidir. Ana risk, kutanöz kullanımda küçük bir duyarlılıktır. Çocuklar için alerjisi% 0.12 olan 817 hastadan elde edilen veriler vardır (Jeschke ve ark. 2009), alerji testi endikasyonu olan 3.851 yetişkin, Asteraceae alerjisi riskini yetişkinlerde yaklaşık% 3,1,% 56’sı matrisariye karşı alerjik olduğunu göstermiştir. (Hausen 1996).
Bu risk monografide bir kontrendikasyon ile kaplıdır.
Emzirilen bebeklerin hassasiyetini önlemek için, eğer uygunsa hamilelik, emzirme ve doğurganlık konusunda bir not verilmelidir: “Bebeğe bakmadan önce meme uçları, bebeğin hassasiyetini önlemek için varsa papatyaiçeren ürünlerden temizlenmelidir.”
Hamile kadınlar bitkisel çay kullanabilirler, diğer tüm preparatlar için veri eksikliği vardır. Bu nedenle monografta belirtilen diğer tüm bitkisel preparatlar için hamilelik ve emzirme döneminde kullanılması önerilmez.
İlaç etkileşimi verileri klinik öncesi değerlendirmeden vaka raporlarına kadar tutarsızdır. Yine de böbrek nakli sonrası siklosporinimmünsüpresyonu ile ilgili etkileşimler mümkündür. Bu nedenle monografta bir not girilmelidir: “Böbrek nakli sonrası hastalar için daha uzun süre (yaklaşık iki ay) yüksek dozlarda CYP450 üzerindeki etkilere dayanan etkileşimler bildirilmiştir.”
Matricariaeflos içeren preparatların tıbbi kullanımı Avrupa’da ve tüm dünyada binlerce yıldır belgelenmiştir. Avrupa’nın farklı ülkelerinden çok sayıda hazırlık bunu doğrulamaktadır.
Mevcut standartlara göre iyi kalitede sadece bir klinik çalışma tanımlanmıştır (Amsterdam et al. 2009). Çalışılan endikasyon (genel anksiyete bozukluğu) AB’deki bir tıbbi üründe en az 10 yıldan beri izin verilmediğinden, monograf için sağlam bir kullanım kabul edilemez.
Klinik öncesi kaynaklardan ve geleneksel literatürden ve çoğunlukla vasat kalitede ve AB’de kayıtlı veya yetkili tıbbi ürünlerden farklı klinik çalışmalardan elde edilen geniş verilerin biriktirilmesi,
Matricariaeflos’un geleneksel kullanımı, ergenler, yetişkinler ve yaşlılar için aşağıdaki endikasyonlar için kabul edilebilir. Farklı yaş gruplarındaki çocuklarda farklı endikasyonlar için kullanımı, birkaç bitkisel preparat için kabul edilebilirdi, çünkü veriler mevcuttu ve güvenlik yeterince gösterildi.
Endikasyon 1: Şişkinlik ve küçük spazmlar gibi küçük gastrointestinal şikâyetlerin semptomatik tedavisinde kullanılan geleneksel bitkisel tıbbi ürün
Endikasyon 2: Soğuk algınlığı semptomlarının giderilmesi için kullanılan geleneksel bitkisel tıbbi ürün
Endikasyon 3: Küçük ülser ve ağız ve boğaz iltihaplarının tedavisi için geleneksel bitkisel tıbbi ürün.
Endikasyon 4: Ciddi koşullar bir tıp doktoru tarafından dışlandıktan sonra, anal ve genital bölgedeki cilt ve mukoza tahrişlerinin adjuvan tedavisinde kullanılan geleneksel bitkisel tıbbi ürün.
Endikasyon 5: Cildin küçük yanıklarının (güneş yanığı), yüzeysel yaraların ve küçük kaynamaların (fronkül) tedavisinde kullanılan geleneksel bitkisel tıbbi ürün.
- TIBBİ NANE
Mentha x piperitaL. Syzygium
FAMİLYA: Lamiaceae
Kullanılan Kısmı: Yaprakları(Menthaepiperitaefolium)
EUROPEAN PHARMACOPOEIA 5,0
Görsel 3.1Menthaepiperitaefolium
Terapötikbölge: Deri bozuklukları ve küçük yaralar
Öksürük ve soğuk algınlığı
Gastrointestinal hastalıklar
Ağrı ve iltihap
- Nane, üç metreye kadar uzayabilen oldukça aromatik, Avrupa’ya özgü çok yıllık bir bitkidir.
- Eski Mısırlılar, Yunanlılar ve Romalılar, onu yiyecek ve ilaç olarak lezzet verici olarak biliyorlardı. İlk kez İngiltere’de 1750 civarında ticari olarak yetiştirilmiştir.
- Nane en az iki yüzyıl boyunca popüler bir çare olarak, sindirim rahatsızlıklarını gidermek için yaygın olarak bilinmektedir. Mentha x piperita L.’ninLabiatae familyasına ait olan nane (Menthaspicata L.) ve su nane (Menthaaquatica L.) hibriti olduğuna inanılmaktadır. Uçucu yağ, Menthapiperita L.’nin taze yapraklarından buhar damıtmasıyla elde edilir ve lezzet, kozmetik ve tıbbi amaçlar için yaygın olarak dünya üzerinde kullanılmaktadır.
- İngiliz botanikçi John Ray’in (1628-1705) sulaklarında, en eski nane örneklerinden biri bulunabilir. 1721 yılında Menthapiperita, İspanya’daki MateriaMedica’nınMenthapiperitissapore olarak resmi maddesi oldu.
Londra Farmakope (Fluckiger 1879, Herbalgram, Amerikan Botanik Konseyi, 1996).Araştırılan veriler, çeşitli klinik durumlarda etkili bir şekilde kullanıldığı için bitkinin ve ürünlerinin geleneksel temelini gösterebilmektedir.
Geleneksel bitkisel maddelerin tanımı, bitkisel preparatlar veya bunların kombinasyonları
- Bitkisel maddeler 1 2
Menthapiperita L.’nin bütün veya kesilmiş kurutulmuş yaprağı
- Bitkisel preparatlar 1 2
Çay hazırlama için kombine bitkisel madde
Tentür (1: 5;% 45 etanol (V / V)
3.1 Geleneksel Kullanım
– Hangi bitkisel maddelerin / bitkisel preparatların kullanıldığı ayrıntılı bir açıklama ile belirtilmeli ve her preparat için ayrı ayrı bilgi verilmelidir.
Toplulukta belirtilen endikasyona ilişkin tıbbi kullanım süresi hakkında 1902’de “Materiamedica ve Therapeutics – Chicago MedicalPress:
“şişkin kolik, gastrodini, mide bulantısı, kusma, bağırsak spazmodik ağrısı, hıçkırık, hazımsızlıktan çarpıntı, kavrama, kolera morbus, kolera infantum, mide ağrısıyla ishal, sinir ağrısı, sinir ağrısı için nane suyu (damıtılmış) ”.
Hint MateriaMedica’da, infüzyondaMenthapiperita L.’nin yaprakları, kusma, mide kolik, kolera, ishal, şişkinlik, zayıf sindirim, hıçkırık ve kalbin çarpıntısı durumunda kullanılır. (Nadkarni – 1982)
3.2Tıbbi kullanım
Nane yaprakları geleneksel olarak (Forster 1996) dispepsi (örn. Üst gastrointestinal sistemin spastik şikâyetleri), şişkinlik, gastrit, enterit ve ayrıca kolagog gibi sindirim bozukluklarının semptomatik tedavisi için terapötikendikasyonları olan karminatif bitkisel tıbbi ürün olarak kullanılır.
İngiliz Bitkisel Özeti’nde etkisi karminatif, spazmolitik ve choleretic’tir (Bradley 1992).
Karminatif, sindirim ve uyarıcı özelliklere sahip olarak tanımlanır (CostaAloísio, 1986) ve hazımsızlık, mide kolik ve ishal için bir infüzyon olarak kullanılır.
Dispeptik rahatsızlıklar ve solunum yolu enfeksiyonları, hepatobiliyerdisfonksiyon için kullanılır (Proença da Cunha, 2003).
Genel bir sindirim yardımcısı olarak, bağırsak spazmları gibi iç oral kullanım için kurutulmuş nane yaprakları çayı kullanılır (Bradley 1992, Schilcher 1997).
Halk hekimliğinde bir emmenagog, vermifüj, laktasyon arttırıcı ve yatıştırıcı olarak kullanılır. Ayrıca bronşit,basiller dizanteri, diyabet, ishal, dismenore, ateş, hipertansiyon, sarılık, bulantı, ağrı ve solunum ve idrar yolu enfeksiyonlarıiçin kullanılır (WHO monografları)
Tıbbi kullanımla ilgili bibliyografik / uzman kanıtı Nane yaprakları geleneksel olarak (Forster 1996),
*ESCOP’a göre 2. baskı:
– Dispepsi, şişkinlik ve gastrit gibi sindirim bozukluklarının semptomatik tedavisinde kullanılır.
*İngiliz Bitkisel Özeti’ne göre:
– Dispepsi, şişkinlik, bağırsak kolik, safra bozuklukları (Bradley 1992).
*Belçika (Circularire No. 367, Temmuz 1991: Menthapiperitae L. herbe):
– Sindirim bozukluklarının semptomatik tedavisinde geleneksel olarak kullanılır, ancak etkinliği ilaçlar için mevcut değerlendirme kriterlerine göre kanıtlanmamıştır.
(1994 dolaşım No. 450: Menthapiperitae L. herbe):
– Herhangi bir ciddi patolojik durum dışlandıktan sonra geleneksel olarak sindirim bozukluklarının semptomatik tedavisinde kullanılır.
*Fransa (Bülten yetkilisi No. 90/22 bis: Menthe; feuille, sommitéfleurie):
Tıp mesleği için bilgi
– 030. Geleneksel olarak topikal olarak dermatolojik rahatsızlıklar için yatıştırıcı ve ter önleyici bir uygulama olarak, çatlaklar, sıyrıklar, çatlamış ciltler ve böcek ısırıklarına karşı koruyucu bir tedavi olarak kullanılır.
– 041. Geleneksel olarak sindirim bozukluklarının semptomatik tedavisinde kullanılır: epigastrikdistansiyon; sindirimin durgunluğu; geğirme; Yellenmek.
– 043. Spazmodik kolitin ağrılı bileşeni için geleneksel olarak kullanılan adjuvan tedavi.
– 045. Geleneksel olarak böbrek ve sindirim eliminasyon fonksiyonlarını desteklemek için kullanılır.
– 122. Geleneksel olarak burun tıkanıklığı ve soğuk algınlığı durumlarında kullanılır.
– 142. Geleneksel olarak, bukkalkavite ve / veya orofaringe etkileri için anodin olarak topikal olarak (ağız ve boğaz yıkamaları, pastiller) kullanılır.
– 144. Geleneksel olarak ağız yıkamalarında topikal olarak ağız hijyeni için kullanılır.
*Almanya (13.3.90 ve 1.9.90’da değiştirilen, 30.11.85’te yayınlanan Komisyon E monografisi):
– Gastrointestinal sistemin, safra kesesi ve safra kanallarının spastik şikayetleri.
Standart dzulassung Nº. 1499.99.99 standart bir tıbbi çay için 3.12.82 yayınlandı:
– Gastro-intestinal ve safra kesesi rahatsızlıkları.
Belirtilen dayanıma ilişkin kanıtlar
Tentür – (1: 5 preparat,% 45 etanol) – (Bradley, 1992)
Tentür – (1: 5 preparat,% 70 etanol) – (Erg.B.6, 1953, Komisyon E monografları, 1985)
1,5-9 g yaprak – (ESCOP, Komisyon E)
Belirtilen pozolojiye ilişkin kanıtlar
Genel kullanım:
İnfüzyon – genellikle 8 başına bir veya iki çay kaşığı (1, 5 ila 3, 0 gram) kurutulmuş yaprak ile hazırlanır
Tentür – (1: 5 preparat,% 45 etanol) – 2 ila 3 ml, günde üç kez (Bradley, 1992)
(13.3.90 ve 1.9.90’da değiştirilen 30.11.85’te yayınlanan Kommission E monografisi):
– 5-15 g tentür / günlük (1: 5 preparat,% 70 etanol)
– 3-6 g yaprak
ESCOP 2. Baskı:
– Yetişkinler
o Bir infüzyon olarak, günde üç kez 150 ml suya 1.5-3 g ilaç
o Tentür (1: 5,% 45 etanol), 2-3 ml, günde üç kez
– Yaşlılar – yetişkinlerle aynı
– 4 yaşından büyük çocuklar, sadece infüzyon olarak günlük doz
4-10 yaş, 3-5 g
10-16 yaş, 3-6 g
Uygulama yoluna ilişkin kanıtlar
Bkz. Madde 2.3.2
© EMEA 2008 5/14
Kullanım süresine ilişkin kanıtlar
Kısıtlama yok. Semptomlar 2 hafta sonra devam ederse veya kötüleşirse, bir doktora veya nitelikli bir sağlık uzmanına danışılmalıdır.
3.3 Güvenlilik
Hasta maruziyeti
Nane yaprakları ve özü, kozmetik formülasyonlarda koku bileşenleri olarak kullanılabilir.
Nane suyu bir aroma maddesi olarak veya bir koku bileşeni olarak da kullanılabilir.
Mentol
1976 yılında, FAO / WHO Gıda Katkı Maddeleri Ortak Uzman Komitesi mentol için günde 0, 2 mg / kg vücut ağırlığı / gün ADI oluşturdu. 2000 yılında 0-4 mg / kg vücut ağırlığı / gün ADI ayrıldı.
Pulegone ve menthofuran
Tatlandırıcı veya aroma özellikli diğer gıda bileşenlerinin eklendiği gıda ve içeceklerde pulegone için maksimum seviyeler: gıda maddelerinde 25 mg / kg, içeceklerde 100 mg / kg, nane veya nane aromalı içeceklerde 250 mg / kg hariç ve nane şekerlemesinde 350 mg / kg (88/388 / EEC Direktifi Ek II). Pulegone, gıda maddelerine bu şekilde eklenemez. Avrupa Konseyi Aroma Maddeleri Uzmanları Komitesi (CEFS) (1997): Menthofuran, pulegonun yaklaşık hepatotoksinidir. Menthofuran’ın günlük günlük alımı (TDI)
vepulegone, sıçanlarda 28 günlük oral toksisite çalışmasında (Thorup et al. 1983 a, b) 20 mg / kg bw / d’lik hiçbir etki seviyesine (NOEL) dayanarak 0.1 mg / kg bw’ye ayarlandı.
Menthofuran, Komisyon Kararında belirtilen kimyasal olarak tanımlanmış aroma maddeleri kayıt defterinde listelenmiştir.
(1999/217 / EC, 2002/113 / EC).
ABD: Pulegone ve menthofuran, FEMA GRAS statüsüne sahiptir ve yetkili kişiler arasında listelenmiştir.
sentetik aroma maddeleri. JECFA (FAO / WHO Gıda Katkıları Uzman Komitesi, 2000): (R) – (+) – pulegone ve yapısal olarak ilgili lezzet verici maddelere “güvenlik endişesi yok” uygulandı
(R) – (+) – menthofuran dahil.
Pulegonuntoksisitesi nedeniyle, CIR uzman Paneli kozmetik sınıfında% 1 ile sınırlandırmıştır. Son veriler, nane yapraklarının formülasyonlarda<% 0, 2’de kullanıldığını bildirmiştir.
Olumsuz Olaylar
Nane çayları sadece az miktarda mentol ve menton içerir. Yetişkinlerde, advers reaksiyonlar, genellikle, şekerleme veya diğer ürünler tarafından yüksek mentol alımı ile ilişkilidir.
Nane çayı normal ve uzun süreli kullanımı nadiren olumsuz etkilere yol açar (ESCOP, 2. baskı), ancak nane özü alt özofagealsfinkteri rahatlattığı için gastroözofagealreflü alarak daha da kötüleşebilir. Bu etki nedeniyle, gastroözofagealreflü olan ve tavsiye edilmeyen kişilere önerilmez.
Nane safra üretimini uyarabilir. Kolanjit, safra taşı ve diğer safra bozuklukları durumunda, bu ürün dikkatle ve bir tıp doktorunun gözetiminde kullanılmalıdır.
Ciddi olaylar ve ölümler: Bilinmiyor
İçsel (yaşlılar ve çocuklar dahil) / dışsal faktörler
Nane yağı, bebeklerde ve küçük çocuklarda dikkatli kullanılmalıdır, çünkü burun mukozası, kalbe, akciğerlere ve dolaşıma mesafe etkisi olan ve ani apne ve glottal daralmaya yol açabilen otonom bir refleksojen organdır. 2 yaşından küçük çocuklar özellikle bu refleksi sunar, bu nedenle güçlü bir kokuya sahip tüm maddelerden kaçınılmalıdır. Bu yaş aralığında nane yağından kaçınılmalıdır.
Bir fincan çay ca. % 20 alkollü Menthaesansiyel yağı 5 damla (0.5 ml) kadar olan 2.5 mg mentol içermektedir (Duband et al., 1992).
İlaç-ilaç etkileşimleri ve diğer etkileşimler: Rapor edilmemiş.
Hamilelik ve emzirme döneminde kullanım
Hamilelik ve emzirme döneminde kullanım ile ilgili veriler mevcut değildir. Bazı referanslar, nane süt salgılarını kuruyabileceğini belirtmektedir (Mills, 2005).
Genel bir önlem olarak, önerilen tıbbi tavsiye potansiyel riskten daha yüksek değilse, kullanım önerilmez.
Doz aşımı: 9 yaşında bir çocuğun 30 yaprakla hazırlanmış bir menen (karvon) infüzyonu ile zehirlenmesi bildirilmiştir. Semptomlar 24 saat sonra hafifleyen taşikardi ve ajitasyon şeklinde gözlenmiştir (Augiseau et al. 1987).
Bu Menthapiperitaefolium için geçerli değildir.
Araç veya makine kullanma yeteneği üzerindeki etkiler: Bilinmemektedir
Kontrendikasyonlar (her ikisinin de kapsanması gereken aşırı duyarlılık ve alerjik potansiyel): Nane preparatlarına aşırı duyarlılığı olan kişiler bu tıbbi ürünü almamalıdır.
3.4Farmakolojik Özellikler
Bileşim
Nane yapraklarının kimyasal bileşenleri bitki olgunluğu, çeşitliliği, coğrafi bölgesi ve işleme koşullarına göre değişir. Nane polar olmayan lipit fraksiyonunun yağ asidi bileşimiyapraklara palmitik (16: 0), linoleik (18: 2) ve linolenik (18: 3) asitler hakimdir (Mackay, 2006).
Ana aktif bileşen uçucu yağdır. Başlıca bileşenleri mentol (% 30-55) ve menthone’dur (% 14-32). Mevcut diğer monoterpenlerlimonen (% 1-5), sineol (3,% 5-14), menthofuran (% 1-9), izomenthone (% 1,5-10), mentil asetattır (% 2,8-10). , pulegone (% 4’e kadar), karnizon (% 1’e kadar), sineole içeriğinin 2’den büyük limonen içeriğine oranı.
Luteolin ve 7-glikozit, rutin, hesperidin, eriositrin ve yüksek derecede oksijenli flavonları içeren çeşitli flavonoitler mevcuttur. Diğer bileşenler arasında fenolik asitler ve az miktarda
triterpenler (ESCOP 2003, Julien ve arkadaşları 1984, Litvinenko ve arkadaşları 1975, Croteau, Loomis 1973). Eriocitrin,% 6.6-15.0 konsantrasyon aralığında, eşlik eden baskın flavonoit glikozittir40 klon Menthapiperita üzerinde yapılan bir çalışmada luteolin 7-0-rutinosid, hesperidin ve rosmarinik asit ile (Nair B., 2001).
Yapraklarda bulunan polifenolik bileşiklerin yaklaşık% 75’i bir infüzyon olarak ekstre edilir (Mackay, Blumberg 2006).
Yapraklar: % 1.2 – 3.9 (a / a) uçucu yağ içerir (Blumenthal et al.). Parçalanmış drog en az 9 mg / kg uçucu yağ (ESCOP) içermelidir.
Kurutulmuş yaprak infüzyonunun orijinal yağın% 21’ini (25 mg / L) içerdiği bildirilmektedir (Duband et al., 1992).
İn vitro çalışmalar
Antioksidan
Nanenin antioksidan kapasitesi farklı deney yöntemleri kullanılarak belirlenmiştir. Bazı şifalı bitkiler arasında, Menthapiperitae yaprakları yüksek oksijen radikal emme kapasitesi (ESCOP) gösterdi.
Antimikrobiyal
Yumurta ve hücre kültürü sistemlerinde Influenza A, Newcastle hastalığı virüsü, Herpessimplex virüsü ve Vaccinia virüsüne karşı sulu nane yaprağı ekstrelerinde önemli bir antiviral aktivite bildirilmiştir (Herrmann, Kucera, 1967). Antibakteriyel ve fungisidal aktivite, özellikle nane yağı ile yapılan çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir. Salmonellatyphimurium, Staphylococcusaureus ve Vibrioparahaemolyticus‘un büyümesinin inhibisyonu,agar ortamına% 0,1-2,0 (w / v) konsantrasyonlarında yaprakların ilavesi ile elde edilmiştir (Aktug, Karapinar, 1986)
Başka bir çalışmada, sığır vebası virüsünün üzerine 4-8 mg /ml konsantrasyonlarında Menthapiperita yapraklarının sulu ve etanol ekstreleri ile azaldığı gözlendi.(AH ve diğ., 1988).
Nane yaprağından izole edilen ve suda çözünen flavonoitler, böylece 1 ml yaklaşık 0.5 g kurutulmuş yaprağa karşılık gelir, baryum klorürün neden olduğu kobay ileumun kas kasılmasını inhibe eder (Lallement-Guilbert et al., 1970).
Menthapiperita sulu özleri, kurutulmuş tavşan özü taze olandan daha etkili olan izole tavşan duodenumu üzerinde önemli, doza bağlı bir gevşeme etkisi göstermiştir.
Bir kombinasyonun (Iberogast ®) ve bireysel bileşenlerinin (Iberisamaratotalis’tenhidroetanolik bitkisel özler, Menthaepiperitaefolium – 1: 2.5-3.5, Matricariaeflos, Mequorice kökü, Angelicaradix, Carvifructus, Cardus üzerindeki etki şekli marianusfructus, Melissaefolium ve Chelidoniumherba) üzerinde çalışıldı. Nane yaprağı ekstresi, proksimal midede tutarlı bir tepki göstermemiştir gevşeme ve kasılmaya neden olur. (Schemann et al. 2006).
Başka bir çalışmada in vitro model, aynı ürünü ve bazı izole bileşiklerini kullanmıştır. Çalışma, kobaydan alınan bağırsak örneklerinin histamin kaynaklı kasılmalar ve spontanmotilitesi üzerindeki aktivitelerini test etmek için yapıldığındaMenthapiperita, Iberisamara olarak Melissafolium’un spazm azaltmada önemli etkileri olmuştur. (Heinle et al, 2006).
Invivo çalışmalar
Gastrointestinal etki
Kanüllü köpeklerle yapılan deneylerde Nane çayı (0.4 g / kg vücut ağırlığı) safranın salgılanmasını arttırdı. Flavonoitlerin yanı sıra uçucu yağ da etkiyekatkıda bulunmuştur (Steinegger et al. 1992, Pasechnik 1967).
Nane yaprağından karışık flavonoitler (optimum doz 2 mg / kg) köpeklerde koleretik aktivite göstermiştir. Nane yaprağından elde edilen bir flavonoit preparatı olan Flavomentin, safra salgısını uyarmış ve köpeklerde safra asitlerinin 0.5-6 mg / kg (optimum 2 mg / kg) dozlarında sentezini sağlamıştır (Pasechnik 1967).
Kanüle edilmiş sıçanlarla yapılan deneylerde, sıçan başına 0,5 ml nane çayı (1: 5) veya bir flavonoit preparatı (kg başına 3,3 g Nane yaprağına karşılık gelen dozaj) intravenöz enjeksiyonunun safra asitlerini etkilediği gösterilmiştir (Lallement- Guilbert ve diğerleri, 1970). Karminatif etki, Peppermint yaprak özleri tarafından özofagussfinkterintonusundaki bir azalmadan kaynaklanır ve sıkışan havanın serbest bırakılmasını sağlamaktadır(ESCOP).
Domuzların kalın bağırsağında, nane ekstresi ve L-metionin, bağırsak bakterilerinin (ESCOP) metabolizması ile uçucu kükürt bileşiklerinin üretimini azalttı. Başka bir çalışmada (Ando et al. 2003), Holstein tipi inekler, nane ile beslenip amonyak azot rumeninde daha düşük konsantrasyonlar ve protozoaların sayısının azalması gözlenmiştir.
Nanenin biyoaktivitesinin rapor edildiği makalede (Mckay ve Blumberg, 2006), dişi Wistar sıçanları üzerinde yapılan bir çalışmada, nane çayı seçilmiş hepatik faz I metabolize edici enzimler üzerinde modüle edici etkiler gösterildi. 4 hafta boyunca% 2’lik bir çözelti (n = 5) ile ön muamele, sitokrom P450 izoformları CYP1A2 (% 24) ve CYP2E (% 48) aktiviteleri, bir kontrol grubuna kıyasla önemli ölçüde azaldığı görülmüştür.
Kombinasyonun potansiyel antiulcerojenik, antisekretuar ve sitoprotektif aktivitesi (Iberogast ®) ve tek tek bileşenleri (Iberisamaratotalis, Menthae’denhidroetanolik bitkisel özlerPiperitaefolium [0,44 mentol ve menthone içerir] Matricariaeflos, Meyankökü kökü, Angelicaradix, Carvifructus, Cardusmarianusfructus, Melissaefolium ve Chelidoniumherba) erkek Wistar sıçanlarında test edildi. Kombinasyonun modifiye edilmiş bir formülasyonu da üç bileşen alınarak test edildi. Gastrik ülserler akut olarak indometasin ile indüklendi ve simetidin referans anti-ülserojenik olarak kullanıldı. Kullanılan parametreler, mide suyunda serbest asitlik, müsin ve pepsin konsantrasyonları ve mide mukozasındaki prostaglandin ve lökotrien düzeyleri idi.
Mide histolojik olarak incelendi. Hem preparatlar hem de kendi bileşenleri mideyi indometasinin neden olduğu ülseratif hasardan korur, asit ve lökotrienler gibi agresif faktörlerin salınmasını engeller, müsin ve prostaglandinlerin üretimini teşvik eder. Bu etki, yazarlara göre flavonoitlerin varlığına atfedilebilir (Khayal et al, 2001).
Antialerjik etki
Menthapiperita L.’nin yaprak ve saplarının ekstrelarının deneysel alerjik rinit üzerindeki etkilerini açıklığa kavuşturmak için bir çalışma yapılmıştır.
Bu% 50 etanol ekstresinin, sıçan peritonealmast hücrelerinden histamin salınımının inhibisyonu üzerinde doza bağımlı bir etkisi vardı. Bileşik 48/80 bu reaksiyonu indükledi ve inhibisyon, 3 ug / ml’lik bir konsantrasyonda gözlendi. Kolon Kromatografisi ile ayrılmış su,% 50 etanol eluat da 1 ug / ml’lik bir dozda benzer bir etki gösterir. % 50EtOH’nin oral uygulaması, antijen-antikor reaksiyonu ile uyarılan hapşırma ve burun ovuşturmayı inhibe etti. Tekrarlanan uygulama tek bir uygulamadan daha etkilidir (Inoue et al., 2001).
Bu sonuçları takiben, aynı yazarlar Mentha piperita L’den elde edilen flavonoit glikozitlerin antialerjik etkisini incelediler M. piperita L.’nin hava kısmından izole edilen flavonoitler arasında luteolin-7-0-rutinosid 100 ve 300 mg / kg’lık dozlarda antijenin neden olduğu burun tepkisinin doza bağlı bir inhibitör etki gösterdi.
NCS işlemi
500 mg sıcak suda 10 dakika boyunca infüze edilmiş sulu bir Nane yaprağı ekstresi (50 g kurutulmuş yaprak, daha sonra spreyle kurutuldu) 2 tek doz 300 mg / kg ve 16 farede 1000 mg / kg oral yoldan uygulandı çeşitli testlerde etki gösterdi: heksobarbital kaynaklı uyku, keşif davranışı, spontanmotilite ve motor koordinasyon.
Nane özü, sıçanlarda 1000 mg / kg’lık bir dozda, davranış testlerinde, başlangıç uyarımı ile iki fazlı bir etkiye, ardından depresyona neden olur. Görünen etkinin, ekstree bulunan yağdan kaynaklandığı görülmektedir. Daha düşük bir dozda, 300mg / kg, uyarıcı yanıt çok zayıf ve geçicidir ve sadece depresif etki kaydedilir Aynı iki dozda uygulanan aynı Nane yaprağıekstresi, farelerde zayıf bir diüretik etki göstermiştir (DellaLogia et al, 1990).
Diüretik etki
Nanenin diürez üzerindeki etkisi zayıftır. Etkili doz aminofillinden yaklaşık 30 kat daha yüksektir. 1000 mg / kg’da oligüri gözlendi (Dellalogia ve diğ., 1990).
Klinik çalışmalar (kombinasyon halinde)
Kontrollü çalışmalar
STW 5-II’nin fonksiyonel dispepsi tedavisinde etkinliği ve güvenliği, 4 haftalık tedavi blokları için çift kör, randomize, plasebo kontrollü, çok merkezli bir çalışmada değerlendirildi. STW 5-IIIberisamaratotalis taze bitki ekstresi (1: 2,% 50 v / v etanol) ve matricaria çiçeği (Matricaraeflos, 30ml), nane yaprakları özleri (1: 3,% 30 v / v etanol) bitkisel bir kombinasyonudur
(Menthaepiperitaefolium, 30ml), kimyon (Carvifructus, 20 ml), meyan kökü (Liquiritiaeradix, 10ml) ve limon balsamı (Melissafolium, 15 ml). 6 aydır tekrarlayan ve kalıcı dispepsi olan 120 hasta (Roma I kriterleri) gastroenterologlar tarafından hastanelerde ve özelmuayenehanelerde işe alındı. Birincil sonuç ölçütü, aktif tedavi gören hastalarda plaseboya kıyasla azalan standart bir gastrointestinal skorun (GIS) düzelmesiydi (p <0,001). Semptomlar önümüzdeki 4 haftada, aktif tedaviye geçen hastalar için de iyileşti ve plaseboya geçenler için daha da kötüleşti (Madisch et al., 2004).
Meta-analiz
Fonksiyonel dispepsi için altı randomize kontrollü STW 5 çalışması (Iberogast) tanımlandı. Bunlardan üçü plasebo kontrollü çalışmalar olup dahil edilme kriterlerini karşılar ve bu çalışmaya dahil edilir.
Referans kontrollü bir çalışma güvenlik analizini destekledi. Yazarlara göre STW 5, etkinlik ve güvenlilik göz önüne alındığında fonksiyonel dispepsi için geçerli bir terapötik seçenek olduğunu göstermiştir (Melzer et al. 2004).
4.ANASON
PIMPINELLA ANISUM L.
FAMİLYA: Apiaceae (Umbelliferae)
Botanik eş anlamlıları: AnisumvulgareGaertn
PimpinellaaromaticaBleb
Görsel 4.1Pimpinellaanisumfructus.
- Bitkisel maddeler
Pimpinellaanisum L., Apiaceae (Umbelliferae) botanik ailesine aittir. Tıbbi kullanım için ilgi duyulan malzeme, genel olarak bütün olan ve anetol; ince, sert, hafif kavisli pedicel’in küçük bir parçası sıklıkla eklenir. Bu bitkisel madde sıvı veya ezildikten sonra katı dozaj formlarında uygulanır.
Pimpinellaanisum L., fructus (anason), kg susuz meyve (Ph. Eur. 7. Baskı) başına 20 ml’den az olmayan bir uçucu yağ (anason yağı) içeriği ile karakterize edilir ve tıbbi özellikleri esas olarak temel içeriğine atfedilir.
Diğer bileşenler arasında bir fenolik glikozit (Dirks ve Herrmann, 1984a; Dirks&Herrmann, 1984b), furocoumarins, esas olarak bergapten (Ceska ve diğerleri, 1987), hidroksikoumarinler, esas olarak umbelliferon (Hänsel ve diğerleri, 1994) ve sabit yağ ve lipitler, esas olarak petroselinik asitten oluşur (Van Loon, 1973). 4 stereoizomeranethole glikol 2′-O-beta-D-glukopiranosid ve 4 stereoizomer 1 ‘- (4-hidroksifenil) propan-1′, 2′-diol 2’-O dahil olmak üzere on iki yeni ve 5 bilinen fenilpropanoidglikozidi -beta-glikopiranosid, anason delikli metanolikekstreın suda çözünür kısmından anethole glikoller ve guaiasilgliserol ile özümlendi (Ishikawa ve ark. 2002).
Anasonun suda çözünür kısmından sekiz 2-C-metil-D-eritritol glikozit ve on iki fenilpropanoidglikozidin izolasyonu ve karakterizasyonu,Kitajima ve ark., 2003. Dört aromatik glikozit, bir alkil glikosid ve bir glukid, Fujimatu ve ark., 2003 tarafından bilinen 24 bileşikle birlikte izole edildi.
Farklı koşullarda depolanan anason trans-anethole, anisaldehit ve diğer bileşim özellikleri açısından bozulma açısından değerlendirilmiştir Güneyli ve Kacarcali, 2002; 1 yıl boyunca değişiklikler nispeten küçüktü ve sadece hava ile temas eden ve yüksek bağıl neme sahip tohumlarda bozulma gözlendi.
- Bitkisel preparatlar
Kuru olgun meyvelerden buharla damıtılarak elde edilen uçucu yağ da kullanılır.
Anason ve anason yağı için Avrupa Farmakopesinde ayrı monograflar yayınlanmaktadır.
Uçucu yağ, kuru olgun meyvelerin buharla damıtılmasıyla elde edilen berrak, renksiz veya soluk sarı bir sıvıdır (EuropeanPharmacopeia 7. Baskı); ağırlıkça% 1,5 ila% 6 arasında değişir ve esas olarak transanethole (% 80-95) içerir (Hänsel ve diğerleri, 1994; Schultze ve diğerleri, 1987; Shojaii ve Mehri, 2012).
Rezene esansiyel yağının aksine, anason yağı kayda değer miktarda fenson içermez ve ayrıca çok daha az miktarda östrojen, cis-anethole, p-anisaldehit ve psödoizööjenil-2-metilbutirat içerir (Hänsel ve diğerleri, 1994; Schultze et al., 1987).
Anason yağı, sesiniterpen ve monoterpen hidrokarbonları (Kubeczka ve diğerleri, 1978; Schultze ve diğerleri, 1987; Burkhardt ve diğerleri, 1986) linalool ve p-farnesen dahil olmak üzere çeşitli diğer bileşikler içerir.
Anason yağının kalitesi, anisaldehit, anisalketon ve anisik asit gibi anethole oksitlenmiş formların olmamasına bağlıdır.
Tıbbi kullanım için ilgilenilen malzeme meyvedir (yani bütün cremocarp). Bu bitkisel ilaç, katı veya sıvı dozlarda ezildikten sonra uygulanır.
Süperkritik sıvı ekstraksiyonu ve buharla damıtma yoluyla elde edilen yağın verimi ve kalitesi Ondarza&Sanchez, 1990 ve Moyler, 1994 ile karşılaştırıldı. 30 ° C’de karbondioksit ve 80 ve 180 bar arasındaki basınçta süperkritik sıvı ekstraksiyonu ile ekstree edildiğinde, ekstree edilebilen maddelerin toplam miktarı% 3.13 ila% 10.67 arasında değişmiştir. Belirlenen ana bileşikler anethole idi(yaklaşık% 90), p-himachalene (% 2-4), p-anisaldehid (<% 1), östrogo (% 0.9-1.5), cis-psödoizööjenil 2-metilbutirat ve transpseudoizoöjenil 2-metilbutirat (Rodrigues ve ark. ., 2003).
Çeşitli bölgelerin anasonundan elde edilen uçucu yağın bileşimi, bileşimde önemli ölçüde farklılık gösterir.
Doğu Akdeniz Bölgesi ve Güneybatı Asya’ya özgüdür.
Lezzeti, yıldız anason, rezene ve meyan kökü gibi diğer baharatlarla benzerliklere sahiptir. Özellikle Akdeniz çevresinde yiyecek ve alkollü içeceklerin tadına katmak için yaygın olarak yetiştirilir ve kullanılır.
Anason, 0,9 m veya daha uzun boylu büyüyen yıllık otsu bir bitkidir. Bitkinin tabanındaki yapraklar basittir, 3-5 cm uzunluğunda ve sığca loblanırken, gövdeler üzerinde daha yüksekyapraklar tüylü pinnatlıdır ve çok sayıda küçük yaprakçıklara bölünmüştür. Çiçekler, yoğun umbellerde üretilen, yaklaşık 1⁄8 inç (3 mm) çapında beyaz veya sarıdır. Meyve, genellikle “anason” olarak adlandırılan, 3-6 mm uzunluğunda, 1 dry8–1⁄4 inç uzunluğunda, kuru bir şizokarptır.
4.1Tarım
Anason ilk olarak Mısır ve Orta Doğu’da yetiştirildi ve tıbbi değeri nedeniyle Avrupa’ya getirildi. Mısır’da yaklaşık 4.000 yıldır yetiştirilmektedir.
Anason bitkileri en iyi hafif, verimli, iyi drene edilmiş topraklarda yetişir. Toprağın ilkbaharda ısındığı anda tohumlar ekilmelidir. Bitkiler bir taproot içerdiğinden, kurulduktan sonra iyi nakil yapmazlar, bu yüzden ya son konumlarına başlanmalı ya da fideler hala küçükken nakledilmelidirler.
Batı mutfakları uzun zamandır anasonları bulaşıkları, içecekleri ve şekerleri tatmak için kullanmaktadır. Kelime hem bitki türleri hem de meyan kökü benzeri lezzeti için kullanılır. Anason esansiyel yağının en güçlü lezzet bileşeni olan anethole, hem anason hem de Güney Çin, Güneydoğu Asya ve Doğu Asya yemeklerinde yaygın olarak kullanılan yıldız anason (Illiciumverum) adı verilen kuzey Çin’e özgü ilgisiz bir baharatta bulunur. Yıldız anasonun üretimi daha ucuzdur ve Batı pazarlarında P. anisum’u yavaş yavaş yer değiştirmiştir. Eskiden daha büyük miktarlarda üretilirken, 1999 yılına kadar dünya anason esansiyel yağının üretimi 400 ton yıldız anasonuna kıyasla sadece 8 ton idi.
Pimpinella, Türkiye’de 23 tür (beş endemik), iki alttür ve toplam 27 taksonu temsil eden iki çeşit ile temsil edilmektedir. Meyve ve uçucu yağ antispazmodik, antioksidan, antimikrobiyal, böcek öldürücü ve aynı zamanda antifungal etkiler için bilinir. Anason denilen anason meyvelerinin uçucu yağ verimi% 1,5-5,0’dır ve yaklaşık% 90 oranında trans-anethole içerir. Ortalama anason ekim alanı 24200 hektardır ve son 25 yıldaüretim yaklaşık 15.000 tondur. Türkiye’de anason üretiminin% 64’ü Batı Akdeniz bölgesinde (Burdur, Antalya), diğer yetiştirme illeri Konya, İzmir, Denizli, Afyon, Muğla, Balıkesir ve Eskişehir’dir. Suriye, İspanya ve ABD, Türkiye’den anason ithal eden ülkeler arasındadır.
4.2Tıbbi Kullanım
Anason, dispeptikşikâyetlerin yanı sıra solunum yollarının nezlesini tedavi etmek için popüler bir ilaç olarak ve hafif bir balgam söktürücü olarak kullanılmıştır (Bellakhdar ve diğerleri, 1991; Czygan, 1992; Hänsel ve diğerleri, 1994;
Avrupa Farmakopesi, 1997; Weiss, 1997, British HerbalPharmacopoeia, 1983; Steinegger&Hänsel 18; Czygan&Hiller, 2002; Sweetmann, 2002).
Geleneksel Hint tıbbı sisteminde, anason antiseptik, mide, karminatif, uyarıcı olarak ve şişkinlik ve kolik oluşumunu önlemek için kullanılır (Singh ve ark., 2002).
Sıcak sudaki anason karışımının idrar söktürücü ve sindirimsel olduğu (Bellakhdar ve ark., 1991) ve uykusuzluk ve kabızlığın yanı sıra nörolojik bozukluklara halk ilacı olarak bildirilmiştir (Wichtl, 1994).
Geleneksel tıpta, ilacın kadın döngüsü ile ilişkili ağrıyı hafifletebildiği ve galaktagog ve afrodizyak olabileceği de bilinmektedir (Albert-Puleo, 1980; Czygan, 1992; Linares ve Bye, 1987).
Anason ürünlerinin (tentürün) öksürük ve soğuk algınlığında balgam söktürücü olarak kullanımı klinik verilerle desteklenmez, ancak geleneksel tıp kitaplarında iyi bilinir ve rapor edilir. (Weiss, 1985).Bitkisel çaylar Almanya ve Fransa’da yetkilidir; İngiltere’de bir su ekstreına (oral sıvı) izin verilir.
En eski Pazarlama Yetkisi (MA) bitkisel çay (DE) için 1986 ve su ekstreı için 27.04.1992 tarihlidir.
Anason yağı İngiltere’de yetkilendirilmiştir (pastiller ve şurup). En eski MA 01.10.1987 tarihlidir. Anason, anason müstahzarları ve anason yağı içeren çeşitli sabit kombinasyonlar farklı Avrupa ülkelerinde yetkilendirilmiş / tescil edilmiştir.Anason ve anason müstahzarları içeren gıda takviyeleri piyasada bulunmaktadır.
Geleneksel / güncel endikasyonlar ve belirtilen bilgilermalzeme / madde
Ezilmiş anasonlar geleneksel olarak aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli semptomların tedavisi için infüzyon olarak kullanılır:
– Dispeptik şikayetler, anormal hormonalsekresyonlar, Helicobacter enfeksiyonları, stres ve psikolojik rahatsızlıklar ve diğer idiyopatik nedenlerin neden olduğu lokal düz kasların fonksiyonel hareketliliğini değiştiren spazmodik rahatsızlıkları içeren çok çeşitli olumsuz semptomlar;
– Şişkinlik ve şişkinlik, bağırsak florasının değişmiş bir bileşimi ile ilişkili semptomlar, esas olarak gıda kaynaklı enfeksiyonlar veya bağırsak içeriği geçişinin yavaşlamasına neden olan fizyolojik değişiklikler;
– Catarrh, solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı aşırı epitel hücrelerinin salgılanması genellikle prostaglandin aracılı bronkokonstriksiyona neden olur; pnömosit kirpikleri ile temizlenen bu salgı, esas olarak dökülmüş epitelyal hücreler, mikroorganizmalar ve mononükleer hücrelerden oluşur.
4.3Etki ve Pozoloji
Anason (Pimpinellaanisum L. fructus)
Yetişkin ve 12 yaş üstü çocuklar:
Alman Komisyonu E tarafından günde 1 kez 3 g’lık tek bir doz önerilmektedir (Blumenthal ve ark., 1998).
İlk ESCOP monografı tarafından sağlanan tek doz, bitkisel çay olarak 150 ml su içinde 1-5 g ezilmiş meyveden oluşur (ESCOP, 1996-99; Hänsel ve diğerleri, 1994; Czygan, 1992). Gözden geçirilmiş monografi yetişkinlerin günlük ortalama 3 g dozunu doğrulamaktadır (ESCOP, 2003; Czygan ve Hiller, 2002; British HerbalPharmacopoeia, 1983); Valnet, 1990 günde üç kez 1 fincan çay için yarım kahve kaşığı önerir; Leclerc, 1983, 1 fincan çay için 1 kahve kaşığı bildiriyor.
Toz için günde 0,2 ila 2 g hem Valnet&Leclerc tarafından tavsiye edilir. Czygan, 1992, Komisyon E’ye (günde 1 g 3 kez) değil, aynı zamanda Standardzulassung’a (standart yetki) de atıfta bulunur: aksi belirtilmedikçe, bir balgam söktürücü olarak, bir ila iki çay kaşığından iki defaya kadar taze olarak hazırlanan 1 bardak çay bir gün. Bir çay kaşığı 3,5 g’a karşılık gelir. Bu nedenle geleneksel pozoloji yelpazesi geniştir. Aşağıdaki pozoloji her zamanki gibi düşünülebilir. Uygulamada: 1 ila 3,5 g tam veya (taze1) öğütülmüş veya ezilmiş anason, 150 ml su içinde bitkisel çay olarak günde üç kez.
4.4Kullanım süresi
Anason preparatlarının uzun süreli kullanımı hakkında mevcut güvenlik verilerinin olmaması ve trans-anethole ve estragole gibi bileşiklerin varlığı nedeniyle, iki haftalık bir sınır, geleneksel bitkisel tıbbi ürünler için geçerli olan kendi kendine ilaç endikasyonu. Bu aynı zamanda EMA, estragole içeren bitkisel tıbbi ürünlerin kullanımı hakkındaki kamuya açıklamasında da desteklenmektedir.
1 Öğütülmüş veya ezilmiş anasonun ticari preparatları için başvuru sahibi, uçucu yağ bileşenlerinin içeriğiyle ilgili uygun stabilite testi yapmalıdır.
2 HMPC Estragole içeren bitkisel tıbbi ürünlerin kullanımına ilişkin kamuoyu açıklaması (EMA / HMPC / 137212/2005).
Pimpinellaanisum L., fructus ve Pimpinellaanisum L., aetheroleum EMA / HMPC / 321181/2012 hakkında değerlendirme raporu Sayfa 8/25
“Bitkisel tıbbi ürünlerin tüketiminden kaynaklanan estragolemaruziyet (önerilen pozolojide yetişkinlerde kısa süreli kullanım) önemli bir kanser riski oluşturmaz.”
Etken Maddeleri:Tüm baharatlarda olduğu gibi, anasonun bileşimi kökeni ve yetiştirme yöntemine göre önemli ölçüde değişir. Bunlar ana bileşenler için tipik değerlerdir.
Nem oranı:% 9–13
Protein:% 18
Yağlı yağ:% 8–23
Uçucu yağ:% 2–7
Nişasta:% 5
N-freeekstresi:% 22–28
Ham lif:% 12-25
Özellikle, anason tohumu ürünleri 100 gram baharat başına 0,2 mililitreden fazla uçucu yağ içermelidir.
4.5Klinik Bulgular
Şişkinlik ve şişkinlik de dahil olmak üzere hafif, spazmodikgastro-intestinal şikayetlerin semptomatik tedavisi için kullanılır.
Öksürük ve soğuk algınlığında balgam söktürücü olarak kullanılan geleneksel bitkisel tıbbi üründür. Geleneksel bir bitkisel ilaçtır.
İlgili bileşenlere ilişkin veriler de dahil olmak üzere, bitkisel madde (ler) / preparat (lar) ile ilgili farmakokinetik verilere genel bakış
İnsanlarda anason için veri yok.
Şimdiye kadar, insanlar tarafından trans-anethole metabolizması hakkında çok az şey bilinmektedir. Caldwell’in araştırma grubu, insanlarda trans-anethole metabolizması hakkında, her ikisi de esasen aynı deneyleri içeren iki makale yayınladı (Sangster ve diğerleri, 1987; Caldwell ve Sutton, 1988). Yazarların bu deneylerle ilgili temel sonucu, sadece “trans-anetolunürinermetabolitlerinin doza bağlı olmamasıdır”. Potansiyel Riskleri bilinmemektedir, herhangi bir değerlendirme bulunmamaktadır. Caldwell’in deneyleri temel olarak kemirgenler ve insanlar arasındaki anehole metabolizmasındaki farkı göstermektedir
Radyoaktif olarak etiketlenmiş trans-anetolun (metoksi-14C bileşiği olarak) 1, 50 ve 250 mg’lık doz seviyelerinde ayrı ayrı durumlarda 5 sağlıklı gönüllüye oral yoldan verildikten sonra hızla emilim gösterdiği anlaşılmıştır.Dozun% 54-69’u (14C olarak tespit edildi) idrarda ve% 13-17’si atılan karbon dioksitte elimine edildi; dışkıda tespit edilmedi. Eliminasyonun büyük bir kısmı 8 saat içinde meydana geldi ve doz seviyesine bakılmaksızın ana metabolit (üriner 14C’nin% 90’ından fazlası) Pimpinellaanisum L., fructus ve Pimpinellaanisum L., aetheroleum EMA / HMPC / 321181 hakkında değerlendirme raporu oldu 4-metoksihippurik asit (Caldwell ve Sutton, 1988). Trans-anetol kısmen inaktifmetabolit 4-metoksibenzoik aside metabolize edilir (Schulz ve diğerleri, 1998). 1 mg trans-anethole alan 2 sağlıklı denekle yapılan daha önceki bir çalışma benzer sonuçlar vermiştir (Sangster ve ark. 1987).
Farelerde ve sıçanlarda trans-anethole’un O-demetilasyon ve C3-yan zincirinin oksidatif transformasyonu ile metabolize olduğu bildirilmektedir. Düşük dozlardan sonra (0.05 ve 5 mg/ kg) ağırlıklı olarak O-demetilasyon meydana gelirken, daha yüksek dozlar (1500 mg / kg bw’ye kadar) oksijenli metabolitlerin daha yüksek verimine yol açar (Sangster ve ark., 1984a; Sangster ve ark. 1984b).
4.6Kontrendikasyonlar
Anason veya Apiaceae (Umbelliferae) (kimyon, kereviz, kişniş, dereotu ve rezene) veya anet deliğe duyarlılığı bilinen kişiler anason müstahzarları ve anason yağı kullanmaktan kaçınmalıdır. Rezene bağlı Bet v 1 adlı yaygın bir alerjen de, muhtemelen rinit, anjiyoödem, astım, hırıltılı solunum, ürtiker, egzama, karın ağrısı,kusma ve ishal gibi alerjik semptomlar gösteren kişilerde gözlenmiştir. (Jarolim ve diğerleri, 1997; Garcia-Gonzalez ve diğerleri, 2002).
Çocuklarda ve ergenlerde anason yağı kullanımı, veri eksikliği ve küçük çocuklarda kullanımı en aza indirilmesi gereken estragole varlığı nedeniyle kontrendikedir. Ayrıca, çocuklarda anethole için herhangi bir metabolik veri rapor edilmemiştir ve toksikolojik endişe yaratmaktadır.
4.7Uyarı ve önlemler
Önlem olarak, güvenlik değerlendirmesi için yeterli veri bulunmadığından, 12 yaşın altındaki çocuklarda anason kullanılması önerilmez.
Anason içeriği yüksek (> 5 g) olan preparatlar, aksi belirtilmedikçe iki haftadan fazla alınmamalıdır.
Semptomlar iki haftadan fazla devam ederse veya tıbbi ürünün kullanımı sırasında kötüleşirse hastalar tıbbi yardım almalıdır.
4.8İlaç etkileşimleri
Anasonun kanama riskini artırabileceği veya antikoagülanların etkilerini artırabileceği ileri sürülmüştür. Bununla birlikte, “500 ug /ml anasonlu bir metanolikekstreın in vitro bir tahlilinin insan trombositleri üzerinde antiagregan bir etki gösterdiğini” bildiren tek bir bilimsel makale yayınlanmıştır (Okazaki vd., 1998). Heck ve ark., 2000 makalesinde “Alternatif terapiler ve varfarin arasındaki potansiyel etkileşimler” başlıklı makalesinde anasonun “kumarin içerdiği düşünülmektedir” ifadesini kullandı. Ancak “varfarin ile anason etkileşimi hakkında dokümante edilmiş bir vaka raporu olmamıştır”.
Bu nedenle “potansiyel pıhtılaştırıcılar (varfarin), antiplateletler veya kan pıhtılaşmasını etkileyen diğer maddeler veya bitkiler kullanılırken dikkatli olunmasına rağmen, sadece potansiyel bir etkileşim varsayılabilir.
(Pimpinellaanisum L., fructus ve Pimpinellaanisum L., aetheroleum EMA / HMPC / 321181/2012 Sayfa 22/25 hakkında değerlendirme raporu)
Anasondaki kumarinlerin kantitatif profili iyi bilinmemektedir. Anason için literatürde tarif edilen kumarinler şunlardır: bergapten, skopoletin, umbelliferon ve umbelliprenin (Newall ve diğerleri, 1996). Bunların hiçbiri “kumarin benzeri” eylemler (trombositagregasyonu üzerindeki etki) için bilinmemektedir, çünkü bunlar furo- ve hidroksikoumarindir, antikoagülan aktivite dicoumarole bağlıdır. Bu nedenle özel bir dikkat gerekmeyebilir. Uzun süreli kullanımda veya aşırı dozlar yutulduğunda, anetholeunöstrojenik aktivitesi, oral kontraseptif hap ve hormon replasman tedavisi dahil olmak üzere hormon tedavisini etkileyebilir. Mevcut farmakolojik verilere genel bakış -Östrojenik ve antiöstrojenik etkiler), ancak bu potansiyel etkileşim gerçek verilerle doğrulanmamıştır.
Laboratuar hayvanları ile yapılan deneyler, CNS üzerinde etkili olan anason yağı ve tıbbi ürünlerin birlikte alınmasının bitki-ilaç etkileşimlerine neden olabileceğini göstermektedir. Ancak bu bulgu daha ileri klinik doğrulamaya ihtiyaç duyar.
Gebelik ve emzirme: Yeterli klinik çalışma mevcut değildir.
Anason ve anason yağı bileşenlerinin anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Yukarıda belirtilen veriler göz önüne alındığında, önlem olarak, hamilelik ve emzirme döneminde anason yağı ve anason özleri kullanılmamalıdır.
Yeterli veri bulunmadığında, hamilelik ve emzirme döneminde anason ve anason preparatlarının kullanılması önerilmez.
Doğurganlık verisi mevcut değildir.
Anasonun “hafif, spazmodikgastro-intestinal rahatsızlıklar, şişkinlik ve şişkinlik” ve “üst solunum yollarının nezlesi” gibi dispeptikşikâyetler için kullanılması, klinik veriler mevcut olmamakla birlikte, temel olarak deneysel veriler ve uzman görüşü ile desteklenmektedir.
Anasonun tıbbi kullanımı büyük ölçüde antispazmodik, sekretolitik, sekretomotor ve Pimpinellaanisum L., fructus ve Pimpinellaanisum L., aetheroleum hakkında değerlendirme raporundan kaynaklanmaktadır.
(EMA / HMPC / 321181/2012 Sayfa 23/25 uçucu yağının antibakteriyel etkileri)
Farmakolojik veriler, anason alkollü ekstreların ve esansiyel yağın, kasılmaya neden olan çeşitli ajanlar (örn. Metakolin ve karbakol) ile kasılan trakeal ve ileal düz kaslar üzerinde önemli bir rahatlatıcı etkisini göstermektedir.
Yukarıda belirtilen etkilerin, üst solunum yollarının mukoza zarlarının iltihaplanmasının tedavisinde de faydalı bir rol oynaması muhtemeldir. Ayrıca, bu endikasyon anason yağının ana bileşeni olan anetol tarafından sergilenen sekretolitik ve balgam söktürücü etkileri ile de akla yatkındır.
Son olarak, yukarıdaki endikasyonların, özellikle üst solunum yollarının mukoza zarlarının iltihaplanması, şişkinlik ve şişkinlik göz önüne alındığında, patojenik bakterilerin büyümesini inhibe etmede anasonlu ve çok aktif olarak tespit edilen bir dizi bileşiğin olası rolü göz önüne alındığında ve mantarlar hafife alınmamalıdır.
Uzun süreli kullanım ve deneyime dayanarak, HMPC, anason ve anason yağı için aşağıdaki geleneksel kullanım endikasyonlarını önerir: “Geleneksel bitkisel tıbbi ürün
- i) şişkinlik ve şişkinlik dahil olmak üzere hafif, spazmodikgastro-intestinal şikayetlerin semptomatik tedavisi için,
- ii) soğuk algınlığı ile ilişkili öksürükte balgam söktürücü olarak kullanılır ”
Yukarıda önerilen endikasyonlar sadece klinik araştırma verilerine değil, uzun zamandır geleneksel anason kullanımına dayanmaktadır.
Anasonun diğer geleneksel tıbbi kullanımları yeterli verilerle desteklenmemektedir.
Trans-anethole için tarif edilen östrojenik aktivite, anason alkollü içeceklerin ortak kullanımı ile ilgili epidemiyolojik veriler temelinde anason alkollü ekstrelar için doğrulanmamıştır. Bu nedenle trans-anetholeun önerilen pozolojide bitkisel infüzyon olarak alındığında östrojenik etkiler göstermesi beklenmemektedir.
Ayrıca anason yağının kullanılması durumunda, in vitro ve yüksek konsantrasyonlarda laboratuvar hayvanlarında gösterilen trans-anetholeunöstrojenik aktivitesi ve antifertilite aktivitesi hakkındaki veriler, önerilen pozoloji ve kullanım koşulları göz önüne alındığında (sadece kısa süreli kullanım) insan maruziyeti ile ilgili olarak kabul edilmez( yetişkinlerde ve yaşlılarda).
Birkaç çalışma, östrada ve bazı metabolitlerinin (çoğunlukla habis karaciğer tümörleri) kanserojen etkilerini göstermiştir.
Estragole ‘içeren ürünler (EMEA / HMPC / 137212/2005), metabolizma, metabolik aktivasyon ve estragolekovalent bağlanma profillerinin doza bağımlı olduğunu ve düşük maruz kalma seviyelerinde belirgin bir şekilde azalma eğiliminde olduğunu belirtmektedir. Estragole bağlı genotoksik riskin, anasonda az miktarda bulunması nedeniyle önerilen dozda yetişkinler ve yaşlılar için uygun olmadığı düşünülmektedir.
Bununla birlikte, risk yüksek dozlarda veya uzun süreli kullanımda veya çocuklarda hesaplanamaz.
Anetholeum kullanılarak bir in vitro anti-tümör aktivitesi de rapor edilmiştir. Yukarıda belirtilen veriler ve anasonun tüm kullanımları göz önüne alındığında, önerilen spesifikasyonlara uygun olarak, anason bazlı tıbbi ürünlerin kısa süreli kullanımından kaynaklanan insan maruziyetinin önemli bir kanser riski oluşturma olasılığı düşüktür. Bununla birlikte, güvenlik değerlendirmesi için yeterli veri bulunmaması nedeniyle 12 yaşın altındaki çocuklarda anason kullanılması önerilmez.
Anason yağındaki estragol içeriği yetişkin ve yaşlılarda endişe yaratmaz, çünkü belirtilen kullanım koşulu verildiğinde geleneksel bitkisel tıbbi ürünlerle alım düşünülebilir.
Anason içeren yiyecek ve içeceklerin arka planına kıyasla ihmal edilebilir.
18 yaşın altındaki çocuklarda ve ergenlerde kullanım, estragole bağlı endişeler ve bu popülâsyondaki güvenli kullanımı değerlendirmek için yeterli veri bulunmaması nedeniyle kontrendikedir.Anason için bir liste girişi, anasondan hazırlanan bitkisel infüzyonlarda bulunan az miktarda estragole ve uçucu yağ bileşenlerine bakıldığında, sadece 12 yaşın üzerindeki ergenler, yetişkinler ve yaşlılar için önerilmektedir.
- SONUÇ VE ÖNERİLER:
Türkiye zengin bitki florası ve kadim tarihiyle binlerce yıldır Bitkisel ürünlerle tedavi konusunda Dünyaya önder olmuştur. Köklü Türk tarihinde Orta Asyada Şamanlarla başlayan bitkisel tedavi Anadolu’da Otacılarla, Atasagunlarla devam etmiştir. Selçuklu ve Osmanlı döneminde oluşan Bitkisel tedavi arşivi çok geniş olmasına rağmen 1960’lı yıllardan itibaren yapılan Kocakarı İlaçları algı operasyonuyla bu köklü bilgiler bir kenara itilmiştir.
Tedavi edici özelliğinden daha fazla koruyucu özelliği olan ve halk sağlığı için önem arzeden Geleneksel Doğal Bitkisel tedavilerimizden uzaklaştıkça hastalıklar artmaya başlamıştır. Bu artışla beraber kimyasal ilaç kullanımı çeşitlenmiş ve fazlalaşmış, bu da vücuda verilen kimyasallardan dolayı hastalıklı bir toplum haline gelmemize sebep olmuştur.
1959 yılında Anadoludan toplanan bitkisel ürünlerle yapılan Panason’un şu an piyasada olmaması bile bunun acı bir sonucudur. Devrim Arabasının içine benzin koymayarak Milli Araç sanayimizin gelişmesine engel olan, Vecihi Hürkuş’a engeller çıkartarak batıran ve Milli havacılık sanayimizi sabote eden karanlık güçler Milli İlaç sanayimizi de yok etmek için ellerinden geleni yapmışlardır. Koruyucu ve tedavi edici doğal bitkisel zenginliklerimizi kullanmamız istenmediği için devamlı engeller çıkarılmış bir yandan da köklü bilgilerimiz ve endemik bitkilerimiz yurtdışına kaçırılmıştır.Katma değeri yüksek ürünler satmamız istenmediği için tonlarca bitkimiz yurtdışına gönderilip karşılığında gramla drog veya etken madde alınmıştır.
2010 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan GBTÜ Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürünler Yönetmeliği ve 2014 yılında yayımlanan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği ile Türkiye’nin özüne dönmesi için bu konuda ciddi adımlar atılmıştır. Hekimler için açılan Getat Eğitimleri ile yıllarca unutturulan Geleneksel tedavilerimiz fitoterapik ve aromatik ürünlerimiz hatırlatılmaya başlamıştır. Bu çalışmalar arttırılarak devam edilmeli Anadolumuzun köklü bilgi ve bitki zenginliğinden acilen faydalanmamız sağlanmalıdır.
2020 yılında yaşadığımızCovid 19 salgınıyla beraber koruyucu tıbbın ve bağışıklık sistemini güçlü tutmanın önemi tekrar ortaya çıkmıştır. Özümüze dönüp koruyucu ve tedavi edici kendi doğal bitkilerimizden faydalanmanın tam zamanıdır. Ayrıca bu salgın Dünyaya Anadolunun tedavi edici, bağışıklık sistemini güçlendirici, kadim koruyucu tıbbını anlatmak için iyi bir fırsattır. Katma değeri yüksek ilaçlar, farmakope kalitesinde droglar, etken maddeler, bitkisel çaylar ihraç ederek Ülkemiz için yüksek ekonomik getiri sağlayabiliriz. Sağlık ürünleri konusunda ekside olan ticari dengemizi koruyucu bitkisel ürünlerimizi kullanıp, ilaç ithalatını azaltarak ve yüksek kazançlı bitkisel ürünleri ihraç ederek artıya geçirebiliriz.
Sonuç olarak, Anadolu’dan yeni PANASON’ların çıkması milli menfaatimiz gereğidir. Kadim eczacılık tarihimiz ve zengin geleneksel tıbbi bitkilerimiz değerlendirilmelidir.
KAYNAKÇA
Aertgeerts J. Erfahrungen mit Kamillosan, einem standardisierten Kamilleextrakt in der dermatologischen Praxis. Ärztl Kosmetol 1984, 14:502-504
Akdoğan M., Klinik I., Öncü M., Karaöz E, Delibas N.Mentha piperitae L. ve Mentha spicata L.’nin sıçanlarda böbrek dokusu üzerindeki biyokimyasal ve histopatolojik etkilerinin araştırılması. Hum Exp Toxicol 2003,22: 213-219’da açıklanmaktadır.
Aktuğ SE, Karapınar M. Bazı yaygın gıda zehirlenmesi yapan bakterilerin kekik, nane ve defne yapraklarına duyarlılığı. Int. J Food Microbiol 1986, 3: 349-354
Albert-Puleo MJ. Fennel and anise as estrogenic agents. J Ethnopharmacol 1980; 2: 337-344.
Albring M, Albrecht H, Alcorn G, Lücker PW.The measuring of the anti-inflammatory effect of a compound on the skin of volunteers. Methods Find Exp Clin Pharmacol 1983, 5(8):575-577
Ando S, Nishida T, Ishida M, Hosoda K, Bayaru E. Nane beslemesinin sindirilebilirliğe etkisi,ruminal fermantasyon ve protozoa. Livest. Prod. Sci. 2003, 82: 245-248
Augiseau L., Barbin Y., Verbist J-F. İnfüzyondan bağımsız zehirlenme. Plantes médicinales ve phytothérapie, 1987; 21 (2), 149-152’de tarif edilmiştir.
Bradley PR (Ed). British Herbal Compendium, Vol 1. Bournemouth, Dorset UK: British Herbal Medicine Association, 1992, 174–176. Costa Aloísio. Farmacognosia, 6th Ed, Fundação Calouste Gulbenkian, 2002 ; (1):562-571.
Bellakhdar J, Claisse R, Fleurentin J, Younos C. Repertory of standard herbal drugs in the Moroccan Pharmacopoeia. J Ethnopharmacol 1991; 35(2): 123-143.
Blumenthal M, Busse WR, Goldberg A, et al.editors. The Complete German Commission E Monographs: Therapeutic Guide to Herbal Medicines. Austin: American Botanical Council and Boston: Integrative Medicine Communications 1998, 82-83.
Caldwell J, Sutton JD. Influence of dose size on the disposition of trans-[methoxy-14C] anethole in human volunteers. Food Chem Toxicol 1988, 26: 87-91.
Carl W, Emrich LS. Management of oral mucositis during local radiation and systemic chemotherapy. A study of 98 patients. J Prosthet Dent 1991, 66(3):361-369
Czygan F-C. Anisi fructus DAB 10 – Pimpinella anisum L. Z Phytotherapie 1992, 13: 101-106
Della Loggia R, Tubaro A, Lunder TL. Evaluation of some pharmacological activities of a peppermint extract. Fitoterapia 1990; 61:215-221.
Duband F, Carnat AP, Carnat A, PetitJean-Freytet C, Clair G, Lamaison JL. Composition aromatique et polyphénolique de l’infusé de Menthe, Mentha x piperita L. Ann. Pharm. Franç. 1992; 50(3):146-155.
Fidler P, Loprinzi CL, O´Fallon JR, Leitch JM, Lee JK, Hayes DL, et al. Prospective evaluation of a chamomile mouthwash for prevention of 5-FU-induced oral mucositis. Cancer 1996, 77(3):522-525
Fluckiger, F.A. and Hanbury. 1879. Pharmacographia. A History of the Principal Drugs of Vegetable Origin met within GB and British India. 2nd ed. London:Macmilliam and Co.
Förster CF, Süssmann HE, Patzelt-Wenczler R. [Optimization of the Barron ligature treatment of 2nd and 3rd-degree hemorrhoids using a therapeutic troika.] Praxis 1996, 85(46):1476-1481 [German]
Hänsel R, Keller K, Rimpler H, Schneider G, editors. Pimpinella. In: Hagers Handbuch der Pharmazeutischen Praxis, Vol 6.5th ed.: Drogen P-Z. Springer-Verlag,Berlin-Heidelberg-New York-London, 1994, 135-156
Heinle H. Et Al, Intestinal spasmolytic effects of STW 5 (Iberogast®) and its components. Phytomedicine 2006; 13 :75-79.
Herrmann EC Jr, Kucera LS. Antiviral substances in plants of the mint family (Labiatae). III. Peppermint (Mentha piperita) and other mint plants. Proceed Soc. Experiment Biol Med.1967:874–878.
Inoue T., Sugimoto Y., Masuda H., Kamei C., Effects of Peppermint (Mentha piperitae L.) Extracts on Experimental Rhinitis in Rats. Biol. Pharm. Bull. 2001; 24(1):92-95
Jeschke E, Ostermann T, Lüke C, Tabali M, Kröz M, Bockelbrink A, et al. Remedies containing Asteraceae extracts: A Prospective Observational Study of Precribing Patterns and Adverse Drug Reactions in German Primary Care. Drug Saf 2009, 32(8):691-706
Khayyal M.T.,Ghazaly M.A., Kenawy S.A., Seif-el-Nasr, Mahram L., Kafafi Y., Okpahyi S., Antiulcerogenic Effect of Some Gastrointestinally Acting Plant Extracts and Their Combination. Arzneimittelforschung/Drug Res. 51(II), 545-553 (2001)
Lallement-Guilbert N, Bézanger-Beauquesne L. Recherches sur les flavonoites de quelques Labiées médicinales (romarin, menthe poivrée, sauge officinale). Plant. Méd. Phytothér. 1970; 4:92-107.
Linares E, Bye RA. A study of four medicinal plant complexes of Mexico and adjacent United States. J Ethnopharmacol 1987, 19: 153-183
Madisch et al, Treatment of Functional Dyspepsia with a Herbal Preparation. Digestion 2004; 69:45-52
Mckay D.L., Blumberg J.B., A review of the Bioactivity and potential health benefits of Peppermint tea (mentha piperita L.), Phytother. Res., 2006 Aug; 20(8):619-633.
Melzer et al, Meta-analysis: phytotherapy of functional dyspepsia with the herbal drug preparation STW 5(Iberogast) (Abstract) Aliment. Pharmacol. & Therap. 2004; Vol. 20:1279
Nadkarni’s. Indian Materia Medica. Bombay, Popular Prakashan 1999; (1); 788-790.
Nasemann T, Menzel I. Kamillosan in der Dermatologie. In: Demling L, Nasemann T, Rosch W. Erfahrungstherapie – späte Rechtfertigung. Internationales Symposium Wien, 30-31 Mai. Verlag G. Braun, Karlsruhe 1975, 49-53
Pasechnik IK, Gelia EV. Choleretic preparation from peppermint. Farm. Zh. (1Gey) 1966, 21:49-53; through Chem. Abstr. 1967;66:36450.
Peppermint Leaf– Menthae piperitae folium. European Pharmacopoeia 6.0 Council of Europe. 01/2008:0406
Peppermint; American Botanical Council, HerbalGram. 2006; 72:1, 4-5.
Proença da Cunha et al, Plantas e produtos vegetais em Fitoterapia, Fundação Calouste Gulbenkian, 2003, 388-390.
Rodrigues VM, Paulo T, Rosa V, Marques MMO, Petenate A, Meireles MAA. Supercritical extraction of essential oil from aniseed (Pimpinella anisum L.) using CO2: solubility, kinetics and composition data. J Agric Food Chem 2003, 51: 1518-1523
Romero-Jimenez M, Campos-Sanchez J, Analla M, Munoz-Serrano A, Alonso-Moraga A, Genotoxicity and anti-genotoxicity of some traditional medicinal herbs. Mutat. Research, 2005; 585(1-2):147-155
Samarth RM, Goyal PK, Kumar A., Modulation of Serum Phosphatases Activity in Swiss Albino Mice Against Gamma Irradiation b Mentha piperitae Linn. Phytother. Res. 2002; 16, 586-589
Samman MA, Bowen ID, Taiba K, Antonius J, Hannan MA, Mint prevents shama-induced carcinogenesis in hamster cheek pouch. Carcinogenesis 1998; 19:1795-1801.
Sangster SA, Caldwell J, Hutt AJ, Anthony A, Smith RL. The metabolic disposition of [methoxy-14C]- labelled trans-anethole, estragole and p-propylanisole in human volunteers. Xenobiotica 1987; 17: 1223-1232.
Sangster SA, Caldwell J, Smith RL, Farmer PB. Metabolism of anethole. I. Pathways of metabolism in the rat and mouse. Food Chem Toxicol 1984b, 22: 695-706.
Schemann et al, Region-specific effects of STW5 and its components in gastric fundus, corpus and antrum. Phytomedicine 2006; 13, 90-99.
Schilcher H. Phytotherapy in Paediatrics. Stuttgart: Medpharm Scientific Publishers, 1997,80.
Schmidt M. Die Kamille als Heilpflanze. PTA heute 1988, 2(10):312-315
Schulz V, Hansel R, Tyler VE. Rational Phytotherapy. A Physician’s Guide to Herbal Medicine. Springer, New York; 1998: 159-160.
Singh G, Kapoor IPS, Pandey SK, Singh UK, Singh RK. Studies on essential oil: Part 10; Antibacterial activity of volatile oils of some spices. Phytother Res 2002, 16: 680-682.
Steinegger E, Hiinsel R. Pfefferrninzbldtter undPfefferminzbl. In: Pharmakognosie, Sth ed. Ber-lin: Springer-Verlag, 1992: 302-304.
Stiegelmeier H. Therapie unspezifischer Magenbeschwerden mit Kamillosan. Kassenarzt 1978, 18:3605-3606
Troll W, Patzelt-Wenczler R. Kamillosan-Therapie bei Erkrankungen im HNO-Bereich. Jatros HNO 1990, 5:3-8
Weiss RF. Herbal Medicine. Gothenberg, Sweden: Ab Arcanum and Beaconsfield: Beaconsfield Publishers Ltd, 1985: 203-204.
Wichtl M. Herbal drugs and phytopharmaceuticals, Bisset NG editor., CRC Press. Stuttgart 1994, ,73– 75.
https://en.wikipedia.org/wiki/Matricaria_chamomilla
https://www.ema.europa.eu/en/medicines/herbal/matricariae-flos
https://www.ema.europa.eu/en/medicines/herbal/menthae-piperitae-folium